Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Dr. Karden Murat
Слава Україні!
04 Mart 2022 Cuma Saat 10:43

Nato, Rusya’yı, Ukrayna’da tuzağa çekmiş güya. Bütün dünyayı düzene soktuğuna inanılan, bütün dünya liderlerine ayar verdiğine iman edilen o akıllı, o stratejik, o hata yapmaz, o satranç ustası, o savaş ustası Putin gitmiş, Ukrayna’da tuzağa düşmüş. Şimdi Türkiye kamuoyunda yayılan dalga bu; Nato, Putin’i tuzağa düşürdü. Neden, çünkü Ukrayna harekatında çok büyük başarısızlıkları var ve bunu Putine tapanların örtmesi, hafifletmesi gerekiyor. Hatta, Nato ve ABD olmasaydı, Putin neden Ukrayna’ya saldıracaktı ?   


Rockefeller ve Rothschild ailelerinin, aşı yaparak kendi hücrelerine nüfuz etmeye çalıştığına, Bill Gates’in kendilerine çip takacağına, aşı olanların fosfor altında parlayacağına ve bilumum hurafeye  inanan Türkiye ahalisinin bir kısmı, Nato, ABD ve Batı’nın bir öcü olduğuna, ve dünyadaki her bir olayın onlar tarafından organize edildiğine inanıyor. Bir kuş yoktur ki kanat çırpışı dahi Nato tarafından ayarlanmamış olsun; buna inanıyorlar. Çünkü çaresizlik, çaresizliğe neden olan kendi öz kusurlarının örtülmesini gerektiren bir zavallılık halidir. Çaresizlerin hepsi daima tuzağa düşer, üst akıl denen bir süper bilinç çaresizlerin günlük hayatlarını bile en ufak ayrıntısına kadar düzenler, ona hep oyunlar oynar. Çaresiz o kadar çaresizdir ki, üst aklın oyunlarından kaçmaya çalışmanın kendisi bile üst aklın bir oyunu olabilir. 


Nato, ABD ve Batı’dan bahsedildiğinde,  “oyun” ve “plan”  kelimelerini kullanmadan iki cümle kuramazlar. 


Sosyal medyanın bir Batı oyunu olduğunu anlatan zavallı, Youtube’dan haykırmakta, cümlelerini Twitter üzerinden savurmaktadır.   


Çok uzun yıllardan bu yana, Nato, ABD ve Batı hakkında, kendi çaresizliğinin bir dışavurumu olarak makul olmayan bir karşıtlık gelişti.


Sputnik Türkçe, Rusya’nın Sesi FM gibi Rus devlet propaganda cihazlarının ve onların yerel ve ulusal medyadaki müttefiklerinin bunda payı büyük. Bu Rusya propaganda cihazları, bir kere AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşılar ve Türkiye’de hiç abartısız onlara karşı en büyük muhalefetlerden birini icra ediyorlar. Açın dinleyin RS FM adlı radyoyu, sanki halkının ekonomik zorluklarla ve yolsuzluklarla boğuştuğu Rusya’nın değil, müreffeh İsviçre’nin yayın kanalıymışçasına, Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar, yolsuzluk iddiaları v.s onların en mühim gündemi. Kendisine muhalefet eden basın-yayın organları konusunda, onları satın alarak susturma gibi bir hassasiyeti olan iktidar bunlara neden sessiz ? Çok ilginç bir durum. Rusya’nın, haksız ve komplocu emperyalist NATO ve ABD karşısındaki haklı mücadelesine dair sürgit traş da bu kanallardan, hurafe alıcılarına boca ediliyor. 


Bir devlet adamının danışmanlığını yapan ve yandaş basın olarak bilinen basında görev alıp ardından danışmanlığını yaptığı devlet adamına muhalefet etmeye başlayan bir gazeteci de her hafta bir programa katılıyordu RS FM’de. Her hafta dinliyorum adamları ne diyecekler diye. Bir hafta Rusya’ya gitmiş, aman efendim ne güzel hür basın-yayın organları varmış, Putin devlet televizyonu yayınlarına “bizimki gibi” hiç karışmazmış, buralarda görev yapan basın-yayın organı mensupları Putin’i de kıyasıya eleştirirlermiş, hiç kimse içeriklere müdahale etmezmiş falan fıstık bir sürü komedi. 


Efenim, Nato’nun çevreleme taktiği varmış zavallı Rusya’ya karşı, onunçün Rusya da Ukrayna’ya girmiş, ama girmesinde haklı olsa bile, yine de eleştiriyorlarmış. 

Bu tip argümanları, Rusya’nın çizgisindeki Çerkes siyasetine muhalefet edenlere karşı da uzun süredir kullanıyorlar. Çerkesya dediğinde, seni Natoculuk, ABD uşaklığı, emperyalizm neferi, Jamestown’dan fonlanan gibi akla hayale gelmedik şeylerle suçluyorlar. Çünkü, aynen Ukrayna gibi Çerkesya’yı da işgal etmişlerdi, onun için Çerkesya sözcüğü, hepsini çıldırtıyor. Nato’nun  Kuzey Kafkasya’da bir Çerkesya projesi olduğuna inanıyorlar (inşallah öyledir, çok sevinirim). 


Türkiye’deki geniş bir çevrenin anti-semitik duygularına da hitap etmeyi ihmal etmiyorlar;Zelensky Yahudi imiş. Korkarım her şey sona erdiğinde, “Ukrayna-Rusya savaşını da Yahudiler çıkardı, çünkü Ukrayna’da yaşayan Yahudilerin İsrail topraklarına yerleşmelerini istiyorlardı, savaş çıkınca oraya tahliye ettiler” diye adi yalanlar söyleyecekler. Öyle ya, “gizli yahudi” diye, tarihin sillesini yemiş bir topluluğun Üsküdar’daki mezarlarını ve onların soyadlarını en büyük iştigal ve iftira konusu yapmış büyük bir kitle var Türkiye’de.


Neden Ukrayna ikide bir Türk, Türkiye ve Bayraktar sözcüklerini kullanıyormuş da, neden Bayraktara şarkı yazmışlar da, neden Rusya’nın tepkisini Türkiye’ye yöneltiyorlarmış. Bunu bile yazıp çiziyor kendisine “Türk Basını” denen utanç verici neşriyat. Ukrayna Halkı, Bayraktarlar için Türk Halkı’na minnetlerini sunuyor, Türk Halkı’na coşkusunu gönderiyor, işgalci Rusya’yı sizin teknolojinizle darmadağın ediyoruz diyor. Fakat bunlar, Türkiye adına gurur duyacaklarına, Rusya adına rahatsız oluyorlar. Herhalde Türkiye, Bayraktarları Ukrayna'ya, piknik yapılırken havadan fotoğraf çeksin diye göndermemişti.  


Ukrayna’da Naziler varmış da onun için müdahale etmiş Putin. Moskova’da sokak ortasında, sırf daha esmer diye yatırıp kafasını gövdesinden ayıran ya da geniş topluluklar halinde gösteriler yapan Rus Naziler de Ukrayna’dan mı acaba oraya gitmiş ? Türkiye dahil, Avrupa’daki ırkçı görüşleri ve partileri fonlayan ve destekleyen Rusya, Neo-Nazilere karşı mücadele veriyormuş Ukrayna’da, inanırsan. 


Koskoca Türkiye, basın-yayınıyla, emekli askeriyle, akademisyeniyle, güvenlik uzmanıyla, strateji dehası aklıevvelleriyle ve bütün elit tabakasıyla gerçekleri unutmuş, Rusya güzellemeleri diziyor, “Ukranya” konusunda kamuoyunu zehirliyor (insan önce Ukrayna demeyi öğrenir). Ukrayna’nın işgal edilmesini eleştirmiyor, buna karşı çıkmıyor, Banker Bilo filmindeki Maho’nun her seferinde Bilo’yu kandırmak için kullandığı “yaptım ama niye bir sor” cümlesini Rusya için tekrar edip duruyorlar; “yaptı ama niye bir sorun”. 


Soruyoruz, cevap veriyorlar; Donetsk ve Luhansk bölgesinde Ruslar çoğunluktaymış onun için Rusya askeri müdahalede bulunmuş. Bu cevabı veren, elit tabaka mensubu her Türk vatandaşı, geri zekalı, angut, idiyot, moron, ahmak, aptal gibi özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Eğer bu özellikleri yoksa, zeka bakımından en azından orta hallice bir vaziyette iseler ve bilerek bu şekilde propaganda yapıyorlar ise durumları değişiklik arz edebilir.  


Türkiye’deki kamuoyu, kendisine düşman bir kamuoyu.  Parasını ve servetini Türkiye’de kazanan bir tacir: “insanın iki vatanı olur, biri doğduğu yer, biri doyduğu yerdir, bugün ben Çin’de doyuyorsam ben de Çinliyim, benim vatanım Çin” mealinden laflar etmişti. Domates gönderemedik, Rus turist gelmedi, ekonomimiz çöktü yaygaracıları yüzünden neredeyse bir dış politikamız olamayacak. Rusyaya domates satamazsak, Rusya’dan turist gelmezse ne olur sonra Türkiye’nin hali, açlıktan kırılır ahali mazallah. Türkiye’ye ayçiçeği çekirdeği taşıyan gemileri Rusya bekletiyormuş, Türkiye’nin yağ kuyruğu sendromu da var ne de olsa. Putin’e eyvallah etmezlerse yağ kuyruğu olur, yağsız yaşayamaz Türkiye.     


Neymiş, Türkiye Nato’dan çıkmalıymış. Türkiye’yi Kuzey Atlantik İttifakı’na sokan aklın sadakası kadar (sevelim ya da sevmeyelim) acaba bunu söyleyenlerde akıl var mı ? O dönem, İkinci Dünya Savaşı’na tanık olan, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğuna yapılanları bizzat yaşayan nesiller, çok isabetli bir şekilde Kuzey Atlantik İttifakı’na üye olmayı hedefledi. İkinci Dünya Savaşı ile kitlesel bir yıkımı gördüler, ülkeler, milyonlarca asker, milyonlarca sivil insan kaybetti, şehirler yerle yeksan oldu. Atom bombası denen şeyle karşılaştılar ve bunun dünya düzenini nasıl değiştireceğini anladılar. Tabi en önemlisi, Sovyetler Birliği, kendisini durduran bir güç olmaz ise Türkiye’yi tek hamlede yutacaktı. Eğer tarih bu yönde gelişseydi, çoluk-çocuğunu ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde eğitime yollayan, ikbalini Batı’da arayan, Zara’dan, Adidas’tan, Nike’dan giyinen ablalar ve abiler şimdi sosyal medyada cirit atıp Nato, ABD ve Batı konusunda millete ukalalık yapamayacaklardı. Hatta ABD’nde yaşayan, oraya gönüllü bir şekilde yerleşen, Amerikan doları ile para kazanan, yakınlarını Green Card çekilişlerine sokan, fekat Rusya yalayıcılığı konusunda uzmanlaşmış kişiler, muhtemelen bir toplama kampında şişman kıçlarına yedikleri tekmeler yüzünden ya da ıssız bir orman köşesinde siyaseten infaz edilip ölüp gideceklerdi. 


Türkiye, Nato üyesi olmaksızın tek başına, geniş çaplı bir savaşı sürdürebilecek bir ülke değildir. Büyük güçlerle yapılacak bir savaş, sonsuz kaynak gerektirmektedir. Devletlerin bir andaki güçleri değil, bu güçlerinin savaşlar esnasında sürdürülebilir olup olmadığı önemlidir. Rusya yalakası Nato karşıtı emekli ablalar ve uzun sakallı abiler, İkinci Dünya Savaşı’nda, Sovyet askerlerinin giyeceği donun, yiyeceği ekmeğin, savaş teçhizatının Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere tarafından sağlandığını unutmamalıdırlar. Savaşın başında, Nazi Almanyası ile müttefik olup Polonya’yı, Almanya ile paylaşıp işgal edenlerin güya Nazi Almanyası’na karşı verdiği büyük vatanseverlik savaşı denen şey Sam Amca ve Churchill’in Sovyetlere minik bir hediyesi idi.  


Batı’dan Ukrayna’ya akmakta olan teknoloji harikası, hafif, taşınabilir, tek kişinin kullanabileceği tanksavar ve hava savunma araçları yüzünden Rusya çok sayıda savaş aracını kaybedecek ve bunların yerine yenisini koyma imkanı dahi bulamayacak. Dünyada her ülke, her insan artık birbirine göbekten bağlı. Üretim boyutlarının devasa bir şekilde büyümesi ve maliyetlerin düşmesi ile, artık her ülkede farklı bir materyal üretilmekte ve diğer ülkelere satılmaktadır. Ofis mobilyalarında kullanılan delikli kumaşlar, Güney Kore’de üretiliyormuş, pandemi nedeniyle üretimde sıkıntı olunca, neredeyse satın alacak koltuk bulamayacaktık. 


Ukrayna’da, askerleri savaşan Rusya ahalisi, Ikea’nın Rusya’daki faaliyetlerinin sona ereceğini duyunca adeta bu mağazaya hücum ederek malları kapıştılar. Orta sınıfın aspidistra çiçeğini elinden almaya kalkan yöneticilerin sonu pek iyi olmayacak. Oligarkların da keyfi kaçtı. Bir oligarkın, 600 milyon dolar değerindeki yatına, “Batı” el koydu. Artık Rus oligarklar, yatlarına binip, Nice senin, Cannes benim dolaşamayacaklar, lüks tüketim mallarından mahrum kalacaklar, Rus devlet hazinesinden ve Rus Halkından çaldıkları paraları, İsviçre’de depolayıp İngiltere’de yiyemeyecekler. Kremlin Sarayı’nın hemen karşısındaki GUM alışveriş merkezinde MaxMara, Hermes, Rolex, Gucci, Prada, Escada, Paul Smith gibi mağazalar kapanacak, onların yerlerini herhalde bizim Lc Waikiki, De Facto, Koton, Mavi, Sarar gibi markalar alacak. Herhalde De Facto (fiili durum) en çok rağbet gören marka olacak, hukukla (De Jure) işleri olmadığı için bu markayı çok sevecekler. Sovyetler Birliği’nin kot pantolon fenomeni yeniden yaşanacak. Apple yoksunluğu sendromu bünyelerde ortaya çıktığında hiç iyi şeyler olmayabilir. 


Tabi Putin, nükleer bir savaşa teşebbüs etmezse. Putin, Rusya olmayacaksa dünyanın bir anlamı yok, bütün dünyayı nükleer silahlarla yok ederiz diyerek açıkça tehdit ediyor. Bütün bu tehditlere karşı anlaşılan bir sabır eşiği var ama o eşik geçildiğinde ne olacağını hiç kimse tahmin edemez, belki büyük nükleer güçler, dünya yok olacağına Rusya yok olsun diyecekler ve dünya bir gün Rusya yeryüzünde olmadan güne uyanacak. Elin yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu balyoz zannedermiş. “Ya benimsin ya toprağın” şeklinde özetlenecek bu tavra karşı da Prada marka don giyen, şiddet karşıtı anti-emperyalist tavırlı, bütün jeostratejik ve jeopolitik kültürünü Sputnik Türkçe kanalından alan Rusya muhipleri tek ses etmiyor, bilakis e işte Nato da böyle yaparsa netice bu olur diyorlar.    


Türkiye’de birilerini günlerdir zıplatan şey, Ukraynalıların işgalci Rusyaya karşı şiddetli bir direniş göstermesidir. Bu şiddetli direniş nedeniyle, Rusya Nato tarafından tuzağa düşürüldü diyen boşboğazlar, eğer Rusya Ukraynayı iki günde ezseydi bu kez Putin’in ne kadar üstün bir stratejik deha olduğunu, Nato'nun ve Batılı güçlerin ne kadar aptal olduğunu, Putin'i satrançta asla yenemeyeceklerini bizlere kusacaklardı.  


Olayları Türk basın-yayın kanallarından takip edenler, Rusya’nın Ukrayna’da bir zafer kazandığına ya da kazanacağına inanabilirler. Ancak sosyal medyada Ukrayna kanalları, bütün gerçekleri gözler önüne seriyor. Televizyon maymunu savunma analistlerinin, Rusya oraları çoktan aldı dediği yerlerin tamamında onurlu Ukrayna Ordusu’nun ve Ukrayna Halkı’nın büyük bir direnişi var. Bazı şehirler düşse bile Ukrayna Ordusu’nun ve Ukrayna Halkı’nın direnişi sona ermeyecek, üstelik ellerinde çok daha güçlü savunma silahları olacak. Eğer Ukrayna Ordusu, kovansiyonel olarak güçlü bir ordu olsaydı, bir otoyola, kilometrelerce askeri personel ve aracını kabak gibi yığan Rusya’nın işini beş uçakla bitirirlerdi. 


Askeri uzmanlar, Rusya’nın çok büyük ve affedilmez hatalar yaptığını yazıyorlar ve şuna işaret ediyorlar; operasyon profesyonel Rus generalleri tarafından değil, “kusursuz bir deha” olarak varsayılan siyasi lider tarafından planlanmış ve Rus askeri profesyoneller Ukrayna Savaşı’nın Rus Halkına ve Rus Ordusuna neye mal olacağının farkındalar. Büyük askeri ve teknolojik gücüyle geçici zaferler kazanan Hitler, savaşın ilerleyen safhalarında generallerini dinlemeyip kendi taktikleri ile savaşı kazanacağını zannetmişti. 


Слава Україні!

Героям слава!


Bu yazı toplam 5951 defa okundu.





Osman Nuri Aldemir

1864 yılında atalarıma yaşattığını şimdi Ukraynalılara yaşattı Rusya. Bir gün kendileri yaşarlar, inşallah.

04 Mart 2022 Cuma Saat 21:51
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net