Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Bzhakuko Ahmet Özel
1 Mayıslar Panoraması
01 Mayıs 2021 Cumartesi Saat 21:11

Bugün 1 Mayıs. Bugüne, birçok 1 Mayıslara, en çok da o kabus gün 1 Mayıs 1977’ye dair yazılacak o kadar çok şey var ki. 


1974-1980 yılları arasında ilk gençlik yıllarımı Cihangir’de yaşadım. Lise son iki yılım ve Akademideki dört yılım bu mahalde geçti. Türkiye tarihinin çok önemli işçi ve öğrenci olayları gözlerimizin önünde cereyan etti. O dönemin heyecanını hala tüm tazeliği ile içimde taşıyorum. 


Beyoğlu, Taksim, Fındıklı, Beşiktaş, Karaköy, Sirkeci, Beyazıt, Aksaray hattı,  o dönem öğrenci gençliğin hayatlarını sürdürdükleri mahallerdi. Beyoğlu, İstiklal caddesi hiçbir zaman,  benim tanıklığımdaki zaman kadar gençliğin kendini özgür hissettiği, kayıtsızca ifade ettiği mekanlar olamadı tekrar. İçi boşaldı, boşaltıldı ve zamanla o tarih tanıklığı olan mekanların nostalji tramvayından farkı kalmadı. Çiçek pasajı, kıraathaneler, cadde üzerinde dizili konsolosluklara ait kültür merkezleri, çevresindeki sinemalar, AKM hepimiz için birer okuldu. 


Gençlik yoğun bilgi akışı ve öğrenme arzusu içinde büyük bir aydınlanma yaşadı o dönemde. Birçok legal, illegal yayınlar etrafımızdaydı. Herkes öğrenme ve öğretme çabasında üç vardiya halinde çalışıyordu. Ben o dönemde okuduğum kadar, hayatımın sonraki dönemlerinde kitap okuyamadım. Türkiye tarihi, dünya tarihi, felsefe, dünya klasik roman edebiyatı kitapları elden ele dolaşıyordu. 


Bunların dışında ispirto kokulu, kötü teksir kağıtlarına basılı birçok illegal metinlerde okuduk, aydınlandık.  Okuma, anlama, anlatma ve eylem içinde olma hali o dönemin gençliğinin gerçek bir ruh haliydi.  Yıllar geçtiğinde kabuslarıyla, küçük sevinçleriyle bu dönemi bir rüya gibi hatırlıyorum ve iyi ki bu dönemi yaşamışım, bunlara tanık olmuşum diyorum. 


Üç fidanın idamından sonra Türkiye iyice gerilmişti. Gençlik, protestolarıyla kendine ifade etmeye, olumsuzluklara direnmeye, kendi düşüncesine alan açmaya çalışıyordu. Bu dönemde en az gençlik kadar aktif bir kesim daha vardı. Ülkenin karanlık güçleri öğrenci, işçi avına çıkmış gibi, yaşanan bir çok olayın gerisinde, provaksyonları hazırlayan masum gençleri tuzağa düşüren bir faaliyet içindeydi.  


Özellikle İstanbul gizli ajan kaynıyordu. Her yer sivil polis doluydu.  Akademi kantininde öğrenci olmayan birçok karanlık yüz hatırlıyorum. O dönem her arkanızdan gelen kişiyi tedirgin gözlerle kontrol etme ihtiyacı duyarak yaşıyordunuz. 


1 Mayıslar o dönemin emperyalist ülkelerinin  planları boşa çıkartmaya, ezilen işçinin, kendini ifade etmek isteyen gençliğin haykırdığı zamanlardı. Taksim, 1 Mayıs törenlerinin kutsal alanıydı. Hemen hemen o dönem tüm 1 Mayıs kortejlerinin sloganlar eşliğinde Taksim’e yürüyüşlerini izledim. 


1 Mayıs 1977 de de Taksim meydanındaydım. Evim yakın olduğu için Kazancı yokuşundan çıkarak işçi ve öğrenci kortejlerinin birer birer alana katılarak coşku ile yerlerini almasını izledim. Burada seyyar, el hopörlörleriyle  yapılan konuşmalar hala kulağımda. Uzunca bir müddet meydanda kaldıktan sonra 1,5 km aşağıda, Cihangir Kumrulu sokakta bulunan evime döndüm. 


Biraz dinlenmek için sandalyeye oturduğumda sanki etrafımda cereyan ediyormuşçasına kalabalıkların  canhıraş bağrışma sesleri duydum. Hemen evin yol üstündeki penceresini açtım.  İnsanlar birbirini ezercesine sokak boyunca kaçışıyorlardı. Yukardan aşağıya şiddetle akan su gibi kalabalık biran önce kendilerini aşağıdaki ana caddeye atmaya çalışıyorlardı.  Yüzlerindeki paniği, korkuyu, dün gibi hatırlıyorum. 


Sonradan öğrendim ki, ben eve döndükten 15 dakika sonra, benimde  eve gitmek için aşağıya doğru indiğim Kazancı yokuşunun başında olaylar başlamış ve bu yokuşun giriş noktasında,  37 kişi vurularak, ezilerek hayatlarını kaybetmişti. Günlerce ben, arkadaşlarım,  tüm tanıdıklarımız kendimize gelemedik. O panik yüzleri, tüm o sokağı dolduran insanların ayak seslerini hayatım boyunca unutmadım.


O dönem, halkın, öğrencinin, işçinin devlete, polise olan güveni tamamen yitirdiği bir dönem olarak hep hatırlandı. Hala o dönemin kuşağı bu olayın travmasını belleklerinde taptaze yaşıyor…maalesef. 


Şimdi,  1 Mayıs, ruhundaki bu ağırlıklarıyla başka türlü 1 Mayıs oldu. Bu yaşananlar hatırlandıkça neyi kutlamamız gerektiğini, bu kutlamaların neye tekabül ettiğini gerçekten bilemiyorum.


Bu yazı toplam 5658 defa okundu.





Bu yazıya yorum eklenmemiştir.
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net