






Bugün Adıgece Kiril (Rus) esaslı bir alfabeyle yazılıyor. Diasporada (dış ülkelerde) Kirili kaldırıp Latin alfabesini kabul edersek Adıgelerin (Çerkeslerin) kendi aralarında daha kokay biçimde iletişim kuracaklarını söyleyenlere rastlanıyor. En çok da Türkiye’de rastlanıyor böylelerine. Böylesine görüşler bugün ya da dün değil, çok uzun bir zamandan beri mevcut.
Bugünlerde Türkiye’den gönderilmiş bir yazı elimize geçti. Yazı yukarıda belirttiğimiz soruna ilişkin, Türkçe, Adıgece ve Rusça yazılmış, ulusa yöneltilmiş bir duyuru niteliğinde. Düzce Üniversitesi Adıgece öğretim üyeleri Haç’emız Mir, Dole Ruzan, Şhalaho Susan’ın yazıları da ilişikte sunulmuş. Bu kişiler Adıgece yazı esasının Latine dayandırılmasını yerinde bulmuyor ve görüşlerini açıklıyorlar.
- Derneğimiz dilimizi ve geleneklerimizi yaşatma, bunu gelecek kuşaklara ulaştırma görev ve amacını taşıyor, - deniyor Düzce Adıge Kültür Derneği tarafından hazırlanan ve ulusa seslenen söz konusu yazıda. – Derneğimiz üyeleri tarafında bize verilen görevleri elimizden geldiğince yerine getirmeye ve sorunları çözmeye çalışıyoruz, ileride de çalışmalarımızı geliştireceğiz. Çalıştığımız konuların adlarını da belirtelim.
Dernek merkezinde Adıgece kurslar açtık. Düzce’deki bir ortaokulda da kurslar açtık. Çalışmalarımızı daha da büyütme çabası içindeyiz. Düzce Üniversitesi’nde Adıge dili ve Adıge Edebiyatı bölümü açılması için başvuruda bulunma hazırlığı içindeyiz. Anayurttan öğretim elemanları gönderilmesi konusunda Düzce Üniversitesi ile Adıge Devlet Üniversitesi arasında bir protokol imzalanması için çalışmalarda bulunduk. Hocaların Düzce’ye gelmesi konusunda da yardımcı olduk. Bu sayede Adıgeceyi öğrenenlerin sayısında bir artış kaydedildi.
Yine de zorluklar sona ermiş değil. Kasım 2014’te yapılan ve Adıge Dil Derneği tarafından düzenlenen uluslararası bir toplantıda bu sorun ele alındı. Toplantıda derneğin görüşünü, dernek başkanı Ali İhsan Tarı’nın ve arkadaşlarının çalışma biçimlerini izledik. “Denef Online Adıgece Sözlük” projesi kapsamında ortaokullarda Latin alfabesiyle Adıgecenin okutulması için kitaplar hazırlanmaya çalışıldığını görünce şok geçirdik (içimiz soğudu). Adıgeceye ilişkin söyledikleri sözleri ve yazdıkları yazıları uygun karşılamıyoruz. Dil Derneği başkanı, devlet katında Adıge ulusu adına görüşmeler yapmaya ve başvuruda bulunmaya yetkili biriymiş gibi bir davranış içinde. Bu davranış biçimi düşündürücü.
Adıgece kimsenin tekelinde olamaz, ancak, Adıgece kendi haline terk edilmiş, sahipsiz olan bir dil de değil…
Soruna ilişkin olarak, Adıge Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü müdürü ve birkaç biliminsanı ile görüşmeler yaptık. Bunlardan biri de Enstitü Müdürü ve dilbilimi uzmanı Bırsır Batırbıy’ın sözleri ile konuya bir giriş yapalım.
- Kasım 2014’te İstanbul’da yapılan toplantıda ben de vardım. Toplantı gündemi belliydi. Türkiye’de Adıgecenin daha kolay öğrenilmesi için mevcut alfabenin değiştirilmesi gereği dile getirildi. Ben de görüşlerimi açıkladım. Alfabenin değiştirilemeyeceğini sanırım anlatabildim. İnternette Latin alfabesi ile Adıgece yazmak ve kullanmak daha kolay. Ancak ulus yararına çalışmak için herşeyi dikkate almak ve birlikte çalışmak gerekiyor.
Söylendiğine göre Kiril alfabesi Türkiye’de yaşayan Adıgelere çok zor geliyormuş. Gençler Adıgeceden kopuyorlar, yaşlılar da üzüntü içindeymişler. Sorunun kaynağı bu. Adıgelerin çoğunluk ulus içinde asimile olmaması için yaşlılar Adıgecenin öğretilmesini, daha kolay bir öğretme yöntemi bulunmasını istiyorlar. Bana göre başka bir amaçları yok.
Ğış Nuh, söz konusu Enstitü Dilbilimi Bölümü Başkanı.
- Adıge Dil Derneği’nin gündeme getirdiği sorunla tanıştım. Ancak bu iş öyle kolay, sırdan bir iş değil. Latin alfabesinde harf sayısı Kirile göre az. Bir harfler birkaç ses verilmiş. Alfabeyi değiştirirsek, bizden sonraki kuşaklarımız birikimimizden yoksun kalacaklar.
Birkaç yıl önce Tatarlar Latin alfabesine geçmek istemişlerdi. Ancak Rusya Federasyonu Hükümeti ulusların alfabeyi değiştirmelerine (-Kirilden Latine geçişe-) izin vermedi, yasaklama kararı çıkardı. Kişi olarak ben de değişiklik taraftarı değilim.
Tev Nuriyet, söz konusu Enstitü'nün sekreteri, dilbilimci.
- Bu iş bugün başlamış değil. Yıllardan beri Latin’e geçilmesi konusu konuşuluyor, ancak ben de bunu doğru bulmuyorum. Bu iş, söylendiği gibi kolay bir iş değil, büyük bir politik engel var.
Meşfeşşu Necdet (Necdet Hatam), biliminsanı, dilbilimi konusunda duyarlı olan biri, Türkiye’de doğmuş ve büyümüş bir dönüşçü, yıllardan beri Adıgey’de yaşıyor.
- “Türkiye Çerkesleri Latin alfabesini istiyorlar” demek doğru değil. Türkiyelilerin hepsi Latin yanlısı değil. Bana göre bu konuda çok dikkatli, çok titiz olmak gerekiyor. Bu konudaki düşüncelerimi Adıge Dil Derneği’ne gönderdiğim bir yazıda dile getirdim.
Çuyeko Ali, söz konusu Enstitü’de çalışıyor.
- Bu iş uzun bir zamandan beri konuşuluyor, ama bir sonuç vereceğini ummuyorum. Alfabe değişikliği, bunca yıl boyunca ortaya konmuş olan emeklerin boşa çıkması, herşeye silbaştan başlamak gerekeceği anlamına gelir. Bindiğimiz dalı kesmek anlamına gelir bu, alfabe yoluyla ulus bir araya toplanamaz, daha da savruluruz. Latin alfabesi ile Adıgeceyi internetten öğrenmek daha kolay olur, bu da bir gerçek, ama…
Sihu Goşnağo
Adıge mak, 16 Nisan 2015
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
Not: Ben de görüşümü belirteyim. Bütün mesele Rus’un Rusya Federasyonu uluslarının Latin alfabesine dönüş yapmalarını bir kararnameyle yasaklamış olması. Rus hükümet resmî görevlileri için yasağa uymak ya da destek vermek dışında bir seçenek olamaz. Putin Rusyası bir İsviçre ya da İsveç değil. Bu konuda Naje Ali İhsan Tarı’yı hatalı bulurum. Toplantı diyerek havanda su dövmüş. Muhatap öyle seçilmez, önyargılılardan oluşma bir toplantı olmaz. Çağıracaksan muhalif olanları, senden yana olan aydınları da çağıracaksın. Devlet memuru bağımsız aydın değildir. İktidar yanlılarından farklı, aykırı bir ses çıkması beklenemez. Müslümana haç öptürmek gibi birşey olur bu. Elbette Rus hükümet görevlileri Kiril diyeceklerdir. Başka ne diyebilirler ki? Mutlaka farklı düşünenler vardır, onları bulmalı, Maykop kenti Adıge Xase'ye danışılmış mı, onlar da çağrılmış mı? Ayrıca Dil Derneği’nin amatör elemanları ile de Latin’e geçiş tamamlanamaz. Mutlaka bir sakatlık bırakacaktır gerisinde. Yanlış ses algılamaları var. Örneğin iki Adıge dili hiç karşılaştırılmış mı? Örneğin, Kabardey "fız" karşılığı "fuz" imiş gibi "şuz" olarak yazılıyor. Kabardey "wake" karşılığı "wuako" imiş gibi "çuako" diye yazılıyor. Kirilde öyle olduğu için onu kopye ederek Ali İhsan bey de öyle yazıyor. Olmaz bu, sisteme aykırı. Kabardey ve Adıgey sistemleri uyum içinde. Uyum bozulmamalı. Defalarca vurguladım. Ama kulaklar tıkandı, es geçildi. Es geçersen sırıtır, mat olursun.
Bir başka konu da Rus bastırmaları, sadece alfabe ve dil ile sınırlı değil. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de. Adıge Cumhuriyeti, “Yeni Rusya” (Novorossiya) coğrafi alanı içinde. 1864 yılı öncesi Çerkesyası’nın yeni adı - Novorossiya. (Novorossiya haritası için "Çerkes Soykırımı ve Çerkesler’ Konulu Bir Söyleşi - 3" e bakılabilir). Çok hassas bir durum var, Rus'un gözü Adıgey'de, orayı da Ruslaştırmak istiyor.
Örneğin, “Adıge mak” gazetesi 4 Mart 2015’ten bu yana Arapça ve Türkçe çeviri vermiyor, niye? Rus'un parası, sermayesi mi bitmiş, Novorossiya çoraklaşmış mı?..Türkçe ve Arapça çevirileri yapan gençlerin işlerine de son verilmiş. Adıge geleneğine göre, kusur olmadığı sürece kimsenin ekmeği ile oynanmamalı. Çok çirkin ve çok üzücü bir davranış, yazık... "Adıge mak"tan 3 Nisan 2015’ten beri Adıgece yayın da verilmiyordu. 16 Nisan tarihi itibarıyla Rus resmi görüşünü yansıtan ve çevirdiğimiz bu tek yazı yayınlanmış durumda. Bahanesi olamaz bu işin, teknik bir aksaklık değilse, buna, bu lâubaliliğe bir son verilmeli, bağışlanamaz ihmallerden kaçınılmalı. Bir ulusla dalga mı geçiliyor, bu saygısızlık da ne oluyor? Adıgece yayın yok ama Rusça yayınlar kesintisiz sürdürülebilmiş. Yedikleri haram olsun diyelim.
Umarım “Adıge mak” ,Adıgece, Arapça ve Türkçe yazılarını da yeniden başlatır…- hcy
Cherkessia.net, 19 Nisan 2015


Yüzlerce farklı dil, Latin veya Kiril olsun aynı alfabeyi kullanıyor, alfabeler kimsenin tekelinde değildir. Bugün görüyoruz ki sürgün ve soykırımın gittikçe açığa çıkan en şiddetli yanı, Çerkes halklarının tarihi bilincini parçalamış olmasıdır...
Tarihi bilincinden yoksun halklar, bugünü anlayamayacağı gibi geleceğini de kurgulayamaz. Bu gerçeği çok iyi bilen egemenler her fırsat buldukça halkların tarihine gölge düşürmekten kendilerini alıkoyamazlar... Kiril Alfabesi pamuk ipliği ile olsa da Çerkes halklarının tarihleri ile bağ kurabileceği tek ve ortak aracıdır. Bu kadar açık ve net bir olgu karşısında, Latin Alfabesini, bilimsel olmayan bazı gerekçeler ile uygulamaya sokmak isteyenlerin biraz daha düşünmeleri gerekiyor.
Yazının hepsini okudum.Anladığım şu Rus bize istediği kadar yaşama hakkı veriyor.Sanki bitkisel hayatta gibiyiz Rus fişi çekerse ölecekmiş gibi.(Fiş çekmekten kastım Adigeyin ruslaştırılması güney rusyaya dahil edilmesi Adigece yayını kısıtlaması gibi şeyler)bu düzen böle devam eder o arada diaspora hepten asimile olur.
23 Nisan 2015 Perşembe Saat 23:28