İnal hükümranlığı eline geçirmeden önce XIV.yüzyılın sonlarına doğru, Topal Emir’in (Aksak Timur) ordularının ,Kuzey Kafkasya ya saldırısı büyük bir bela olarak ortada duruyordu. Çerkesler Tatar Prensi Tokhtamış ile birlikte ,Topal Emir Temir’in ordularına karsı büyük savaş verdiler.Topal Emir’in talancı ordusunu yenilgiye uğrattılar,ağır kayıplar verdirdiler.1345 senesinde Topal Temir Moskova’yı yerle bir etmektense kendisine karşı büyük direnç gösteren,Çerkes devletine yeniden saldırmayı tercih etti. Kafkasya’nın yukarı tarafından, Ten (Don) nehrini aşarak topraklarımıza girdi.Tüm inat ve isteklerine rağmen,Çerkes topraklarını ele geçirmek düşmana kısmet olmadı.Ancak çok büyük zararlar verdiler. Çerkesler büyük insan kaybına uğradı,şehirleri yakıp yıktılar,ekonomiyi çökerttiler. Bu kötü sebeplerden dolayi Çerkeslerin birliği,beraberliği bozulmus oldu.Herkes başına buyruk istediğini yapmaya başladı, birbirleriyle anlaşamaz oldular,sonuçta bir birlerine zarar verir duruma geldiler.
Bu durumdan faydalanmak isteyen Akhın nehrinin kıyısında, Çerkes toprakları içerisinde bulunan Ceneviz kaleleri Çerkes topraklarında özgürce dolaşmak,Çerkes şehirlerinde istedikleri gibi hareket etmek hükümranlığı ellerine geçirip Çerkes devletinde yaşama sevdalari basladı.Tarih boyunca özgür yaşamış, XIII.-XIV. yüzyıllarda Moğollar’ın dahi ele geçiremediği Çerkes devletinin, Ceneviz kalelerinin hükümranlığına girme tehlikesi vardı.
Prens İnal Çerkes halkını işte böyle tehlikeli , zor bir durumdan kurtardı.Büyük prenslerin, ergenlik çağına gelmiş Çerkeslerin hepsininde tek istedikleri Çerkes halkının birlikteliğini yeniden sağlayıp,halkın eski gücünü,saygınlığını yeniden kazandırmaktı.Bu düşüncelerle İnal ilk önce kendi ordusunu oluşturdu.Kendi başına buyruk,istediğini yapan Çerkeslerle savaşmaya basladı,amacı hükümranlığı eline geçirip,bütün Çerkes topraklarını bir araya getirip,büyük bir devlet kurmaktı.
Yaptigi savaşlarda İnal otuz kadar ordu komutanını esir olarak ele geçirdi.Liderliğini kabul ettirmek icin kendisine karsı çıkan bazı prensleri idam ettirdi. Çerkes halkı İnal’ın iyi niyetlerini anlayınca,insanlar her konuda ona yardım etmeye basladılar, dediklerini emir olarak kabul ettiler.
Eski Çerkes hikayelerinde anlatıldığına göre İnal Çerkes devletinin en büyük kurumu olarak kabul edilen Khase’de, Prenslerin Prensi olarak seçildi. İnal devletin daha iyi hizmet yapması , insanların isteklerini , eksiklerini ,şikayetlerini daha kolay halletmeleri icin, devleti yetmis ayrı bölgeye ayırdı, her bölgede de kendi yönetimini oluşturdu. İnal’ın kurmus olduğu Çerkes devletinin de başkenti Temen yarımadasının yukarı kısmına kurduklari Şancır şehri oldu.
İnal Çerkes topraklarını tek devlet haline getirdikten sonra, dolayısıyla bütün Çerkes ordularıda emrine girmiş oldu.Bu orduyu kullanarak düşmana karşı koymaya basladı.XIII. yüzyıldan beri Çerkes topraklarına doluşmus olan Tatarlara saldırararak Ten Nehrine kadar kovaladı.Bu arada ordu komutanı Tambi Kabarde Kuban nehrinin kıyılarında yerleşik olan Çerkeslerin özgürlüğünü sağladı.
Prens İnal Tambi Kabarde’ye ve ordusuna gösterdiği saygıyı kanıtlamak icin,Kuban nehrinin Doğu tarafında yaşayan Çerkeslere Kabardey adını verdi. Tambi Kabard Balk Suyunun kıyısında yaptırdığı kalede uzun süre lider olarak yaşadi.Ne kadar saygınlığı varsada Tambi Kabard, Legoles olarak kaldi. Belli bir süre sonra Kabardey’in liderliği İnal’in çocuklarina geçti.
İnal Tatar’lari Çerkes topraklarından kovaladıktan sonra, Cenevizlere karsı savaş açtı. Onların Çerkes ordusuna karsı koyacak güçleri yoktu,ancak saklandıkları kaleleri ele geçirmek çok zordu.Bütün zorluklara rağmen İnal Cenevizlerin Xhumeren kalesinden başka bütün kalelerini eline geçirmeyi basardı.Xhumeren kalesi Kuban nehrinin doğduğu yatağa uzak değildi,Gürcistanla,Abhazya ya giden yolun arasında dağ eteğinde bulunan güçlü bir kale idi.
Çerkes orduları bir cok saldırıdan sonra Cenevizleri Xhumeren kalesinden de kovalamayı başardılar. Bu olaydan sonra Ceneviz kalelerinin hepsi Çerkeslerin hükümranlığına girdiği söylenebilir. İnal Akhın nehri kıyısındaki Ceneviz kalelerine dokunmadı, bu kaleler hem söz dinliyor, hemde ticari konuda faydalı oluyorlardı.Aynı zamanda orada cok sayıda Çerkeste yaşıyordu.
Çerkes topraklarının sınır problemlerinide hallettikten sonra İnal akraba halklarımızdan Abhazları da (1) Çerkes topraklarına katmak istiyordu.O zamanın Abhazyasında en güçlü olan Aşeler (AÇBA),Şaş’eler (ÇAÇBA) Sülaleleri İnal’ın hükümranlığına girmek icin yalvarıyorlardı.Kendilerine bir saldırı olduğunda birlikte savunma yapmak istiyorlardı.
Ancak Abhazlarin prensi Ozdemir, İnal’ın hükümranlığına girmek istemediği icin İnal’a karşı savaş açtı.İnal bu savaşta Ozdemiri yenilgiye ugrattı,Ozdemirin ölmesiyle birlikte savaşta sona erdi.Ardından İnal Abhaz topraklarına girdi.Bu olaydan sonra Abhazlar İnal’ın hükümranlığını kabul ettiler. O zamanlar Megrel kralıda Abhazyayı işgal etmis,Abhazları hükümranlığına almak istiyordu.
1433-34 yıllarında İnal, Megrellere saldırıp Megrelleri Abhaz topraklarından tamamıyle temizledi.İnal hükümranlığını Abhazyada tam olarak kabul ettirdikten sonra, uzun süre Abhazyada yaşadı, orada öldü. Onu Psxu da ‘’İnal’ın gezi yolu’’ adını verdikleri, 1200 metre yükseklikteki bir dağa gömdüler.Abhazlar ‘’İnal’ın gezi yolu’’ dedikleri yeri bu gün hala değerli görüp,koruyorlar.Daha eski zamanlarda Çerkesler ‘’İnal’ın gezi yolun’’a geliyorlar,ona kurbanlar kesiyorlar,adaklar adıyorlar,İnal icin dualar ediyorlardı.
İnal’ın ölümü Çerkes’leri de ,Abhaz’ları da(2) çok derinden üzdü.Noguma Şora’nın yazdığına göre halk Prens İnal’a büyük saygı duyuyorlar,akıllı,büyük bir insan olarak görüyorlar,kendi babaları gibi seviyorlardı, o bütün hayatı boyunca hükümranlığındaki,bütün insanların mamur,huzurlu bir yaşam yaşamalari icin uğraştı ,insanların yaşantılarını güzelleştirmek icin çalıştı.İnal insanların mutlu olmaları için elinden ne gelirse yapıyordu.Onun için geleceği çok iyi gören bir prens diyorlardı.Daha sonraları onun icin atasözu gibi söyledikleri sözleri, dua gibi söylemeye basladılar. ‘’Allah bize İnal’ın,günlerini yeniden nasip etsin ‘’
Sultan Xhanceri Çerkeslerin İnal’a neredeyse Tanrı gibi taptıklarına inanıyordu.Büyük Prense o kadar hürmet gösteriyorlardı ki, Çerkes devletinin her yerine, dağlarına,geçitlerine ,akarsularına İnal’ın ismini verdiler.
İnal’ın, biri Çerkes,biri Abhaz olmak üzere iki hanımı vardı.Bu hanımlarından dört oğlu oldu. GEMRUK,JANE,TOBILE,BESLEN.
Çerkes topraklarının ortası Varp girişinden, Şancır şehride dahil olmak üzere Gemruk’un eline gecti.Daha sonra o toprakları Gemruk’un oğullari BELETOKO’YLA, HATIKOY birer prenslik olarak paylaştılar.Hatıkoy daha sonra Temen yarımadasının yukari kısımlarında kurulan prenslikten çekildi,bu bölge Jane’nin eline gecti.Temen yarımadasının kuzey tarafı ile Temen yarımadasının dar geçiş sahili olan bölgeye Janey adını verdiler.
Varp geçidi tarafında bulunan Çerkes topraklari TOBILE ile BESLEN’in eline geçti.Bu topraklardaki Kabardey prensleri ile Besleney prensleri bunlardan türediler.Kabardey prensleri ile Besleney prensleri bölge olarak yakın oldukları icin bütün işleri birlikte yapa geldiler.
İnal’ın kurmuş olduğu krallık bu şekilde oğullari arasında paylaşılmıs oldu.Daha sonralarıda kendi prensliklerinde yaşamıyorlarsa da büyük işler olduğunda bir araya gelip dayanışma içinde oldular. Çerkes prensleri her zaman İnal’dan türediklerini gururla söylüyorlardı. Onun sayesinde anlaşıyorlardı.
İnal’ın Çerkeslere yaptığının o kadar güçlü değeri vardı ki.XIX .yüzyıla kadar tüm Kafkasyada Çerkes devletinden daha büyük topraklara sahip olan,Çerkeslerden daha güçlü kimse yoktu.
Not : Çeviride (1), (2) işaretleriyle belirtilmiş Abzakhlar ve Abhazlar olarak geçen iki yerde yazarına ulaşılamadığı için baskı hatası olduğu düşünülerek yalnızca Abhazlar bırakılmıştır.
Arastırma: KAĞAZEJ Jıraslen - Kaberdey-Balkar Üniversitesi, NALÇİK
Çeviren : Çağlayan Şişman (SHIBZIXHO)
Cherkessia.net
Çok teşekkürler Cevdet Bey aydınlatıcı, tatmin edici bir cevap oldu. Acaba Tambi sülalesi ile Tambi Kabard'ın bağlantısı var mıdır? Baktığımızda genel olarak Tambi sülalesi Kabardey'dir. Ancak Karaçay olup Tambi sülale adına sahip aileler de var.
04 Kasım 2013 Pazartesi Saat 17:56Sayın Taşkın Akdoğan,
'Lekoleş", "Łekoĺ/ Л1экъолъэш" hiyerarşide en üst düzey "verk/ уэркъ" demektir, "pşı/ feodal bey" statüsü altındadır. Ancak, "Łekoĺeş/ Л1экъолъэш", daha alt derece "verk"lerden farklı olarak asiller arası toplantılarda ya da asiller meclisinde "pşı/ feodal bey" eşiti bir muamele görürdü ve bağımsızdı. Yani alt kademe "verkler" gibi bir feodal beye bağlı değildi, ama bir bey de sayılmazdı.
Zamanla daha da güçlenen bir Łekoĺeş, statü yükselmesiyle bir feodal bey (pşı) olabilirdi. Saygılar.
''Ne kadar saygınlığı varsa da Tambi Kabard, Legoles olarak kaldı'' denmiş. Legoles nedir acaba yardımcı olabilir misiniz?
02 Kasım 2013 Cumartesi Saat 21:57