





1947-2000 yılları arasında yayınlanan Kultura dergisi ve “Editör” lakabıyla tanınan Jerzy Giedroyc (1906-2000) tam anlamıyla özdeşleşmişlerdi.
Giedroyc Minsk doğumlu Polonyalı bir mülteciydi.
1946 yılında Roma’da Edebiyat Enstitüsünü kurdu.
Ertesi sene Paris’e taşıdı. Aynı yıl Kultura dergisini yayınlamaya başladı.
Çalışmalarını önce Paris Hotel Lambert, kısa süre sonra Paris yakınındaki Maissons-Laffitte adresinde sürdürdü.
Giedroyc ölünce Kultura da yayınına son verdi. Bu “Editörün” arzusuydu.
Kultura Leh muhacereti için tepe yayın olma yanında Polonya’da demokratik rejimi hedefleyen mültecilerin de referans noktasıydı.
“Editörün” mutlak önceliği Polonya’daki gelişmeleri günü gününe izlemek ve Polonyalı mültecilerden kopmamaktı.
Dergi hazır çözümler sunmadı. İnsanları düşünmeye teşvik etti, ilham verdi, anlamalarına yardımcı oldu.
Bilhassa ifade özgürlüğü çok önemliydi. Bağımsızlık isteyen bir halkın vazgeçilmeziydi.
Giedroyc’un temel ilkelerinden biri mali bağımsızlıktı. Kısıtlı olanaklarına rağmen – çağdaşlarının aksine – hiçbir yerden yardım almadı.
Kaynaklarını verimli kullandı, kendi yağıyla kavruldu.
Bu sayede çift kutuplu dünyada tarafsız bir vaha olarak kalmayı başardı.
“Editör” kendi imzasıyla çok az yazı yayınladı. Ama birçok kritik konuyu tartışmaya açmasıyla tanındı.
1970’li yıllarda kendi adıyla anılan Giedroyc doktrinini geliştirdi.
Buna göre Ukrayna, Litvanya ve Belarus’un bağımsızlıklarını kazanmaları çok önemliydi. Varşova yayılmacı emeller gütmemeli, iyi komşuluk ilişkileri geliştirmeliydi.
Bu yüzden – aralarında Londra’daki sürgün hükümetinin de olduğu – birçok Polonyalı mülteci grubuyla ters düştü.
Ama zaman onu haklı çıkardı. 1989 sonrasında Giedroyc’un ilkeleri Polonya’nın dış politikasına egemen oldu.
“Editörün” modern ulusal kültüre katkıları da paha biçilemezdi. “20. yüzyıl kültürü onsuz düşünülemezdi” denir.
Giedroyc’un kazandırdığı eserler 20. yüzyıl Leh edebiyatının kanon kitapları kabul edilir.
Toprağı bol olsun.


Sayın Kurmel, yazı beğenmekte seçici olduğunu düşünen bir okuyucu olarak daha kısa aralıklarla yazmanızı isterdim.
22 Ocak 2016 Cuma Saat 15:34Dogu Avrupa'nin bu soğuk ulkesi, ikinci dunya savasi'nin bu en cok yara alan ulkesi, edebiyatta ve sanatta tum olumsuzluklara karsin onemli isimler yetistirmistir. Parcalanmis bir ulke, nufusun onemli kismini savasta yitirmis bir millet, ve geride psikolojik olarak yikilmis bir halk.
Polonya halki suphesiz ki yahudilerden daha cok aci cekmistir. Yahudilere kucak acan dünya, sadece komunist rejimle yönetildiği icin bu milleti gormemezlikten gelmistir.
Bu Polonya edebiyatina, sinemasina ve hatta polonya halkinin karakteristik ozelligine buyuk olcude yansimis; mutevazi, sessiz sakin bir millet ortaya cikmistir. Editörde bunlardan biriymiş öğrendik.
Selamlar
Çevirilerinizden yeni şeyler öğreniyorum Aytek bey.
Wopsou!