Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
10 Soruda Belarus: Quo vadis?
15 Ağustos 2020 Cumartesi Saat 18:44
26 yıldır ülkeyi demir yumrukla yöneten Aleksandr Lukaşenko’nun aslında kaybettiği seçimi hile ile kazandığı iddiasıyla, ülke tarihinde görülmemiş kitlesel gösteriler başladı.

 

1- Olaylar, protestolar neden başladı?

26 yıldır ülkeyi demir yumrukla yöneten Aleksandr Lukaşenko’nun aslında kaybettiği seçimi hile ile kazandığı iddiasıyla, ülke tarihinde görülmemiş kitlesel gösteriler başladı. Daha önceki dönemlerde cılız muhalif gösterileri sert yöntemlerle kolayca bastıran ve tek adam yönetimini sürdüren Lukaşeno bu kez daha da “orantısız güç” kullanarak protestocuları sindirmeye çalıştı ama ters tepti. Barışçı protesto gösterileri yayılmaya başladı. Sadece başkent Minsk ile sınırlı kalmadı, diğer şehirlere sıçradı.

2- Protestocular kimler? Ne istiyorlar?

Gösterilerde ortak slogan “Uhadi!”, yani “Git!, Terk et!”. Seçim kurulu Lukaşenko’nun oyunu yüzde 80 diye tescil etti. Belarus’ta seçimler öncesinde anket yapmak yasaktı. Ancak önde gelen internet sitelerinde yayınlanan anketlerde Lukaşenko’nun oyu yüzde 3 ila 6 arasında gösterildi. Bu yüzden halk sonuçlara inanmıyor. Lukaşenko’ya “Yüzde 3”lakabı takılması bu yüzden. İlk gün bilinen liberal, demokrasi yanlısı, çoğunluğu gençlerden oluşan gruplar sokaktaydı. Ancak güvenlik güçleri bu göstericileri acımasızca coplayıp binlerce kişiyi gözaltına alınca onların yakınları, ebeveynleri, siyasi tutumu ne olursa olsun Lukaşenko’nun baskıcı rejiminden bıkan geniş kitleler eylemleri desteklemeye başladı. "Lukaşenko’nun kalesi” sayılan büyük devlet fabrikalarında da boykot ve grevlerin başlaması, sağlık personerli dahil bazı devlet memurlarının da barışçı protestolara katılmasıyla gidişat tamamen değişti.

 

3- Lukaşenko protestolar karşısında nasıl bir tutum izliyor?

Her ne kadar bazı bakanlar, bürokratlar çıkıp “ilk günlerde protestoculara uygulanan orantısız güç için" özel dileseler de, Lukaşenko konuşmaya başladığında tansiyonu yeniden yükseltiyor. Klasik sert tavrından vazgeçmeyen Lukaşenko, olayların dış güçlerin eliyle çıkarıldığını, ön saflarda kriminal geçmişi olanların bulunduğunu, protesto etme değil çalışma zamanı olduğunu savunarak eski düzeni sürdürmeye çalışıyor. İlk günkü polis-güvenlikçi sertliği yumuşamı görünse de, Lukaşenko’nun taviz verme niyeti olmadığı görüntüsü var. Sadece, "Yere düşenleri cplamayın" diyor. Bu arada seçimler öncesi "Wagner'ciler krizi" yüzünden Rusya'ya sert eleştiriler yönelten Lukaşenko artık susuyor, hatta Wagner'cileri apar topar iade ederek Putin'e "selam" veriyor.

 

4- Muhalefet ne durumda? Ne istiyor?

Lukaşenko, seçim öncesinde iki büyük rakibini (Viktor Babariko ve Valeri Tsepkalo) farklı gerekçelerle gözaltına aldırıp yarışın dışına atmıştı. Seçime neredeyse rakipsiz girdi. Ancak başkan adayı olmak isterken gözaltına alınan muhalif bir Youtuber’un eşi olan 38 yaşındaki ev kadını Svetlana Tihanovskaya’nın bağımsız aday olması ile tablo değişti. Diğer muhalif adayların da desteğini alan Tihanovskaya, “Seçilirsem hemen istifa edip, gerçek adayların katılacağı adil bir seçim yaptıracağım” diyerek destek topladı. Seçimin resmi sonuçlarına göre Lukaşenko yüzde 80, Tihanovskaya yüzde 10 oy aldı. Ancak tehditle ülkeyi terk etmeye zorlanan ve Litvanya’ya sığınan Tihanovskaya seçimi kazandığını iddia ediyor ve Lukaşenko’nun çekilmesini istiyor. Diğer muhalif adayların talebi de aynı. Muhalefin liderler bilrşerek yol haritası hazırlıyor ve iktidarın devrini istiyor.

 

5- Sokaktaki protestocuların lideri kim?

Lider yok. Protesto gösterileri Lukaşenko’ya tepki olarak kendiliğinden başlamışa benziyor ve görünür bir lideri yok. Üniversite öğrencilerinden emeklilere, işçilerden doktorlar her kesimden insan, “Lukaşenko’dan yorulduk, 26 yıldır ülkeyi tek başına yönetiyor ve son seçimi hile ile kazandı, kan dökmeden çekilmeli” tepkileri var.

6- Eğer yüzde 80 oy aldıysa, Lukaşenko’nun destekçileri nerede?

Muhalifler sokakta ama karşılığında Lukaşenko’ya destek için sokağa çıkan yok. En güvendiği, “kalesi” saydığı devlet işletmelerinde bile grevler dalga dalga başlıyor. Bu durumu pek çok analist, “Lukaşenko’nun halk desteği kalmadı” diye yorumluyor.

 

7- Rusya’nın tutumu ne? Ne yapabilir?

Rusya ile “tek devlet” çatısı altında birleşme sözünü ve anlaşmasını yıllardır oyalayan, gaz ve petrol anlaşmalarında sürekli sorun çıkaran, sık sık Moskova aleyhinde sert çıkışlar yapıp sonra arayı düzeltmeye çalışan Lukaşenko’ya Putin’in diş bilediği yorumları Rus medyasında uzun süredir hep ön planda. Ancak Belarus, Rusya için “kardeş ülke” olduğu kadar, NATO ile en sorunlu bölgede “tampon bölge” durumunda. Moskova’nın Minsk ile köprüleri atma gibi bir şansı yok. Aksine, kontrolünden çıkmaması için her şeyi göze alacağı söyleniyor. Uzmanlara göre Rusya, cılız demokratik muhalefetin güçlenerek Batı yanlısı dalganın bir “renkli devrim” yaratmasına asla izin veremez. Lukaşenko “kötünün iyisi” olarak şimdilik bir seçenek. Putin Lukaşenko’yu seçim için kutladı. Ancak Rus gazetecilerin ve vatandaşlarının da protestolarda dövülüp gözaltına alınması gerginliği iyice arttırdı. Gerçi Lukaşenko cuma günü 32 Wagner’ciyi Rusya’ya iade ederek yumuşama adımı attı ama bu yeterli olmayabilir. “Daha iyi bir alternatif” yaratılırsa Rusya’nın Lukaşenko’dan kolayca vazgeçebileceği konuşuluyor. Bazı siyasi analistlere göre şu an Moskova, Rusya’ya bağlı çizgide, yıpranmamış yeni bir ismi destekleme hazırlığı yapıyor. Yani Lukaşenko’nun günleri sayılı görünüyor.

 

8- Rusya ile Belarus’un birleşmesi yeniden gündeme gelebilir mi?

Bu konu, 1996 tarihli Yeltsin-Lukaşenko anlaşmasından beri zaten hep gündemdeydi. Lukaşenko bunu "elindeki sağlam kart” olarak tutup yıllardır Moskova’dan tavziler, ekonomik ayrıcalıklar koparmaya çalıştı. Ancak analistlere göre, son dönemde hem Moskova ile ilişkileri bozup hem de halkı karşısına alan, elindeki kartları kötü oynayan Lukaşenko’nun işi zorlaştı. Rusya ile birleşmeye onay verse, sokağa dökülen ve Belarus’un bağımsızlığını önemseyen protestocuların öfkesi daha da büyür. Onay vermese, Moskova’nın zaten sıfırlanmak üzere olan desteği de gider. Lukaşenko son dönemde Rusya, AB ve hatta Çin arasında “mavi boncuk” politikasıyla ayakta duruyordu. AB yaptırımlarla kapıyı kapattı, Putin’in “kayıtsız şartsız teslim” olamadan destek vermeyeceği savunuluyor. Çin ise çok uzak. Yani bu şartlarda Rusya ile Belarus’un birleşmesi konusu rafta duracağa benziyor. Lukaşenko'nun kaderi bir bakıma Putin'in elinde.

 

9- Ukrayna’dan sonra Rusya Belarus’u da kaybedebilir mi?

Bu konu Rus medyasında, kamuoyunda hararetle tartışılıyor. “Zaten kaybetti” diyenler de var, “Belarus ve Rusya tek millettir, Lukaşenko bile ayıramaz” diyen de. ABD’nin Almanya’dan çektiği askerlerini Polonya’ya sevketmeyi planladığı, Baltık ülkelerinden Rusya’ya dönük sert açıklamaların bitmediği, yani NATO ile olan Batı sınırında gerginliği tırmandığı bir dönemde Rusya, “tampon ülke” durumundaki Belarus’ta kendisine sırtını dönecek bir yönetimi kabul edemez. Bu yüzden Rusya’nın gelişmeleri uzaktan üzlemesi ve müdahale etmemesi seçeneği mümkün görünmüyor. Bu noktada Lukaşenko’nun kontrolü yeniden ele almak için uygulayacağı politikalar, protestocuların eylemlerinin ömrü ve gücü, Batı’dan gelecek yaptırımların etkisi, Minskt’te bir “saray darbesi” ihtimali gibi pek çok olası faktör, Belarus’un kaderini belirleyecek. Ancak ne olursa olsun kesin olan nokta, Rusya’nın her zaman Belarus’un kaderinde önemli rol oynayacağı.

10- Son tahlilde hangi senaryo gerçekleşebilir?


Belarus için 3 senaryo gündemde: 

1- Lukaşenko protestoları zamanla bir şekilde bastırır, kozmetik değişiklikler yapar ama özünde demir yumrukta ısrar eder, Rusya’nın taleplerini kabul eder ve dünyadan gelen yaptırım baskılarına Moskova’nın desteğiyle direnir. Batı, Belarus’un Rusya için “kırmızı çizgi” olduğunu bildiğinden gözünü kapatır. Ancak bu Lukaşenko’nun kaybolan halk desteği ve itibarından dolayı muhtemelen “kısa ömürlü bir çözüm” olur ve sadece Moskova destekli yeni bir lider bulunana kadar sürebilir.

 

2- Gösteriler artarak devam eder, halkın ve Rusya’nın yorulduğu Lukaşenko’nun bir şekilde bileti kesilir. Belarus’ta Rusya’nın desteğini alıp halkla yapıcı bir diyalog kurabilecek yeni bir isim vitrine çıkar ve yeni bir dönem başlar. Demokrat muhalefet de şimdilik Lukaşenko’dan kurtulma zaferiyle yetinir ve gelecek seçimlere odaklanır.

 

3- Protestolar artarak devam eder ve sonunda seçimler yenilenir, Lukaşenko kazanamaz ve iktidardan çekilmek zorunda kalır. Ancak sonrasında iktidara Rusya karşıtı, Batı yanlısı bir ismin gelmesi ve Moskova’ya sırtını dönerek Avrupa ile entegrasyon sürecine girmesi ihtimali düşük kalır. Her şeye rağmen Belarus’ta yapılacak bir seçimde çoğunluğun Rusya ile stratejik işbirliğine devam etme ya da en fazla “konfederatif temelde birleşme” fikrini onaylaması daha makul bir yol görünür.

 

Kaynak: http://turkrus.com/1253909-10-soruda-belarus-quo-vadis-xh.aspx

Cherkessia.net, 15 Ağustos 2020


Bu haber toplam 2758 defa okundu.


Rıdvan Bayrakoglu

Halkına düşman Diktatörlerin canı cehenneme

17 Ağustos 2020 Pazartesi Saat 01:28
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net