Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Çuşha Wumar
Adıgey'i 'Cumhuriyet' Yapanlar
07 Ekim 2021 Perşembe Saat 12:48

Yıl 1991 Ağustos'u. Hani SSCB Gorbaçov'un iktidardan indirilip yazlığa götürüldüğü, Yeltsin' in tanka çıkıp darbeci askerlere karşı halk ile birlikte karşı devrim yaptığı ay.


Ankara Kuzey Kafkas Kültür Derneği'nden 10 genç Kabardey-Balkar Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak gittiğimiz kültür gezisinde Sovyetlerin yıkılışına şahit olmuştuk. 


Kabardey parlamentosu önündeki Lenin heykeli, bir general liderliğinde halk ile birlikte vinçle yerinden söküyordu. Anlam veremediğimiz bir çok şey bir alkoliğin anlatımına tıpa tıp uyuyordu aslında.


"Gorbaçov'a darbe yapılınca çok üzüldüm, oturup sabaha kadar içtim. Yeltsin tanka çıkıp darbecilere meydan okuyunca sevincimden sabaha kadar içtim..." Anlaşılan Sovyetlerde kim ne yaparsa yapsın bütün yollar " votkaya" çıkıyordu o vakit. Sokaklar sabaha karşı votka denizinden kıyıya vurmuş ayyaşlarla doluyordu. 


Hiç kimse ne olacağını bilmiyor, büyük bir tedirginlik içindeydi.


24 Ağustos'ta elimde Nalmes Halk Dansları topluluğunu Türkiye turnesine davet eden resmi yazıyla guruptan önce Maykop' a geçtim. Kul Amırbi ile resmi işlemleri halletmeye çalışıyoruz. 


İşlerimiz bittikten sonra Kul Amırbi bir toplantıya katılmak lazım, bir saat sürer, sıkılmayacaksan gelebilirsin ama dışarıda beklemen gerek diye bir devlet binasına götürdü. Koridorda duran bir banka oturdum. 


Bir saat sürer dediği toplantı 3 saatten fazla sürmüştü. İçeriden hararetli tartışma sesleri kulağıma geliyordu ama çoğu anlaşılmıyordu. Amırbi'nin kararlı ve ısrarlı vurgularıyla defalarca "наша родина.  наши исторические земли...Адыгея... ''Bizim anavatanımız, tarihi topraklarımız...Adıgey" sözleri duyuluyordu.


Toplantıdan çıkıp beni koridorda bekler bulduğunda " Hay Allah, vallahi senin beklediğini unuttum. Kusura bakma çok önemli bir konuyu hallettim. O yüzden uzadı." dedi.


-Hayrola, çok fazla anavatan, Adıgey, Adığe halkı...gibi senin sözlerini duydum. Konu neydi? diye sorduğumda:


-Simdi SSCB' yok artık. Bu nedenle KGB de feshedilecek. Onun binasını Adığe halkı olarak bizim hakkımızdır, bizim olmalı dedim. Onlarda burada yaşayan Ruslar, Kazaklar, Ermenilerin de hakkı var, nüfuz oranına göre paylaşmanız gerek diye direttiler. 


Ben de bastırdım. Zaten bir avuç toprak ve bir avuç insan bıraktınız, bu binada gözünüz mü var!?!? Bırakın bu binayı kültür ve sanat faaliyetlerini yürüteceğimiz bir merkez haline getirelim. Sizin kültürünüzü yaşayabileceğiniz bütün Rusya toprakları var..." diye özetlemişti.


Bu konu üzerine konuşarak Kültür Bakanlığı ofisine (parlamento binasında bir oda) Çepa'e Murat' in odasına geldik. Olan biteni  bir kaç cümlede Çepa'e Murat'a aktardı. Daha sonra Türkiye turnesi için devletin bütçesi olmadığından bunu nasıl halledeceklerini konuştular. 


Nalmes çalışanlarına verecek maaşları yoktu. Sonbaharda kolhozların hasat alma kutlamalarına katılırız, dansçılarımıza biraz para verirler. Turneden de cironun yarısını alırsak gerisini Allah bilir...diye konuşuyorlar...


Bu konuşmalar ve adeta çöken SSCB nin nasıl bir enkaz altında kaldığının ilk işaretleriydi. İçim kararmıştı. Ben dernek temsilcisi olarak 100 USD ile anavatana gelmiş ve bir işim de yoktu. 


Derneklerimiz parasızlıktan kıvranıyordu, her şey imece yapılıyordu. Derneklerimiz Nalmes'in turnesinden kazanacakları gelirin yarısıyla biraz nefes almayı düşünüyorlardı. Biz ne fakir bir milletiz diye efkarlandım...


Rahmetli Çepa'e Murat' ın ofisinden çıkıp Haçeş' in önüne geldiğimizde avucunda biraz kabak çekirdeğini tutan ve çitleyen orta boylu bir adamın önünde durup selamladık.


- Mır xet woş'e? diye sordu Amırbi. Nart E'posır zitxığe Hadeğaltl'e Asker.


Büyük bir şaşkınlık içinde, otelin önünde avucunda kabak çekirdegi çitleyen mütevazi, utangaç gördüğüm adam, Nart Destanlarını büyük ciltler halinde derleyip yayınlayan Hadeğaltl'e Asker'di...


Akşam yastığa başımı koyduğumda biz Adığeler nasıl bir halkız? diye düşündüğümü hatırlıyorum. 


Başımıza gelmeyen felaket kalmadı. Dünyanın dört bir yanına savrulduk. Anavatanda hala varlık mücadelesi veriyoruz. Bir halk dansları topluluğunun maaşlarını ödeyebilecek bir devletimiz yok...


Ama...ama her şeye rağmen ayaktayız. Bunca zor şartlara rağmen bu küçücük Cumhuriyetlerde her alanda çok başarılı bilim adamı, yazar, sanat insanlarımız var. Dünyada mitolojisi olan bir halkız.


Kafkasyada bölünmüş de olsa bize anavatanımız diyebileceğimiz Cumhuriyetleri kuran, yaşatan ve gelişmesi için mücadele vermiş bütün thamadelerimiz ve Adığe halkina minnetle Adığe Cumhuriyeti 30. Yılı kutlu olsun.


Bu yazı toplam 3278 defa okundu.





Bu yazıya yorum eklenmemiştir.
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net