I
Dere boyu aşmak gerek yalınayak
Kan sızıp
Gök kar toplarken
Ve bir çocuk
Gözyaşlarını dere kılıp
Irmak sularını beslerken
Gamzelerinden yatak serip yüzüne
İnce masum ifadelere
Zorba geceler gölgesi
Buz kesen hava
Parmaklarının arasında
Edeple taşınan tüfenk
Ve yaman bir dağlı
Dağ boğazlarında
Vadi ağızlarında
Ve yüksek zirvelerinde
II
Arslan olmak gerek
Bunca şiddet deryasına çevrilmiş
Savaşın ve heyecanın ülkesi
Kafkaslar'da
Meydanlardan ve sivil ceset yığınlarından
Yaralı toplamak gerek aralarından
Tedavi tedavi etmek gerek
Dağ onurlu dağ
Onurdan doruk taşımanın kıvancından
Aklara bürünmüş dağ
Seslendi, rüzgarların ve yedi fırtınanın diliyle
Artık simurglara iş düşmemeli!
III
İlk kar belki o an
O an görünmüştü gökde
Yer düvünüyordu ve dövünüşünde
Yağan karı savuruyordu
Toprağın bağrına bağrına
Yumruk gibi iniyordu
Top gülleri masumların
Evlerinin üzerine
Artık simurglara iş düşmemeli
Hükümdarlara ve kahramanlara iş düşmemeli
Akıl hocalığı hiç
Tek elde hele toplanmamalı kader
Ve kaderi halkların
Bir elin kabartısında
Çizgilerinde can bulmamalı…
IV
Kar yağmura dönüşüyor
Ve altın damlalarını yere bırakıyor
Çamur akıp gidiyor
Ölüler canlılardan ayrılıyor
Dehşet sahneleri ardından
Gelen annelerin ağlayışları
Tanrı'ya yakarış, ağıt yakışları
Yağan yağmur sesini bastırdıktan
Toprağına düşmüş yiğitler
Belirlendikten sonra
Koca dağlar hükmüm geçmeli der gibi
Simurglara iş düşmemeli!
V
Kalın yünlü papakları çıkarıp baştan
Soğuyan kanlı yaralara
Sarmak merhem niyetine
Damarda tutmak kanı
Ayakta tutmak canı
Simurg dili simurg
Vahşet günlerinin gecelerinin
Kirli saatleri okunuyor gözlerinden
Bilmem bunca suçlamam neden seni?
Belki efsane olduğun
Belki akıl verdiğin için
Deli simurg
Leşlere ortakçı mısın?
İşgalciye yardakçı
Yerleşkelere mezar taşı
Yoksa taşıyan mısın
Bayrakları göndere?
Bak biraz daha
Soksan gaganı
Al damlalardan belki
İlenç çamuru bulanacak
Kuyruğuna, kanadına
Ve bir gece vakti
Takipçiler doğuracak kadar, nefessiz
Mahzun bırakan, antik insanlarımı…
VI
Deli simurg
Aldatıyor musun beni?
Yurdu için savaşanın haklılığı adına
Beşikte bebelerin kurtuluşu adına
Suçsuz, günahsız, gariplerin
Huzur hakkı adına
Dereboyu, aşmalı yalınayak
Gün geceye çalmalı
Sanatını işlemeli bir Çeçen
Mühür sevinciyle çağa
Almalı dişlerin arasına
Yılan gibi bir hançer
Sanatını işlemek için
Canyakanın nefsine
Deli simurg kandırdın galiba beni!
VII
Simurg deli Simurg
Gözlerinin bebeklerinde okunuyor
Bitmeyen tecavüz sahneleri ve acılar
Bir gebe kadının toprağa düşen
Nefes almaya fırsat bırakmayan
Kanından al renkli laleleri
Kıskandıracak kadar kızıl
Bir çift can
Can veren
Yurt
Ve yurda adanan
Ellerinde tik
Yüreğinde bir silah gibi birik
En
Erleri Çerkes'in...
VIII
Ölünceye değin nefretliyim simurg senden
Özgür ve yaşadıkça
Yakın uzaklıktayım
Fakat ne yazık
Barış zulmün terkisinde
Zulüm öncü
Zulüm finiş noktasında!
Kendiyle insanlığı
Uçurumla sınama da...
IX
Çağda bu çağda simurg
Nedir diye sormayın
Bakmayın anlamsız
Mitolojilerden sıçramış
Ruhsal yapısına tarihin
Köklerine, ürümüş, pörsümüşlüğüne
Çağda bu çağda hele simurg
Savaş baltalarının çoktan
Tarihin yedi kat dibine dibine
Gömülmüş olması gereken yerde
Simurg gelişip gürbüzleşiyor
Menfi otlar büyüyor tarlalarda
Ve simurg leşlerle daha bir semiriyor
Simurg bilge kuş, dönüşmüş akbabaya
Bitmez tükenmez iştahıyla
Yardımcıdır canalıcılara
Ceset kaldırır, tozlu raflara
Tarihin çöplüğünün sahibi o dur!
X
Oysa biz;
Kanımızı ışığıyla kurutan güneş
Gece karanlığını delen aya eş
Ve sofrasında bereketiyle toprak
Suyun çılgın akışına uyarak
Dağlar ve rüzgarı ardımıza alarak
Haykırmıştık, haykırmıştık;'Bırak!'
Diyerek
Bırak koksun
Çürüsün
Ve hatta kurtlansın
Cansız bedenlerimiz…
XI
Bırak yaşamın
Ne denli acımasız olduğunun
Dersini ve tecrübesini
Çıkarsın zihinler
Bırak koksun
Çürüsün
Ve hatta kurtlansın
Cansız bedenler
Ve kimimizin kara tahta beynine
Acılar yokluklar kayıplar
Ders çakmalıydı yinelememek
Ve tazelememek için ölümseverliği!
XII
Oysa simurg, deli simurg
Sen ne yaptın?
Gelip orta yerden cesetlerimizi
İndirdiniz taze taze
Midenize
Oysa simurg, deli simurg
İçimizden biri görünüp
İhaneti meslek edinenlere
Her satışında; silah ve kışkırıtıcılık olarak görünen
Hırsızlık, uğursuzluk taşıyan gün yüzüne
Bilgelikten istifa etmiş bir akbabasın artık
Senin bilgeliğin masal kitaplarında
Şimdi bugüne kalan
Deli ve cehennemi bir simurg!
XIII
Simurg bakın, büyür kol gezer her yerde
Bu yüzyılda geçmişten daha kocaman
Kıyımların ve kıtallerin hesabıyla
Kesesini doldurmaya sürekli alışkanlık kazanmış
İş düşüyor pençelerine
Leşlere beraber kona kona sineklerle
Pençelerinin tırnakları kan lekeli…
XIV
Artık iş düşmemeli Tanrım
Bu çağda da
Savaş çığırtkanlarına
İş düşmemeli
Ölümseverlere
Kandan beslenenlere
Dostlar gelin açılsın perde
Birleşelim barıştan desenlerde
Hiç solmayacak renkler ellerimizde
Yeni bir sayfa açıp yüreklerde
Devleşelim devleşelim hep beraberce!
Girsin destanlara haklı savaşlar
Ve aklın, başarının
Özgünlüğün çeşitliliğin estetiği.
Simurg'ın aklına uyup
Hükümdarlar, kahramanlar
Beklememeli insanlar
Kurtarılmayı hak eden halklar
Sadece kendi özüne dayanan
Vicdanına ve bilime kuşananlar…
XV
İnsanların ellerinde olmalı
Yazgı bu çağda
Ve şiirler yazılmamalı
Krallara padişahlara
Kendi dillerinin altından
Çıkmalı ozanları halkların
Gelecek kuşaklar öğrensin diye
Özgürlük sevgisini, aşkı, adaleti
Birey olmayı, barışı, asaleti
Kişilik bulmayı, hakkı, adeti
Dağlar boyu aşmak gerek
Hem günümüz tekniğiyle
Kuşbakışı değil, insan gibi
İnsan üstü, üst beyinle
Bakmak gerek
Eskilere
Kavgalara
Dostluğa
Bir elbisede dikmeli bu derslerden
Her ozan kendi halkına;
'Artık simurglara iş düşmemeli bu çağda
Yaşlı bir akbabadan ders almamalı düşünce ağda
İnsanlar hak ettiklerine kavuşmalı dünyada
Simurglara iş düşmemeli bu çağda
Halkların gönlünde, şu güzel bağda
Şiir okuyanın, şiir barışın otağında! '