Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hapae Erhan
AYRILIK VAKTİ
29 Aralık 2015 Salı Saat 22:47


7 Haziran seçimlerinden beri olan olaylar, Kandil’in epeyce hazırlıklı olarak silaha sarılması, Kobani provokasyonu, Demirtaş’ın ABD’den Rusya’ya ülke ülke dolaşıp destek peşine düşmesi, son DTK kongresinden sonra yine HDP sözcülerinin yaptığı son açıklamalar gösteriyor ki Kandil’in derdi uzlaşmak değil, AYRILMAK.


PKK zaten bu niyetle kurulmuştu. Süreç içinde çok farklı yalpalanmalara düştü, işte anadilimiz dedi kültürümüz dedi, doğu geri bırakıldı dedi okul yok dedi hastane yok, bunlar olsa hey gidi. Türkiyelileşme projeleri sunar gibi yaptı uzun zaman ama AYRILIK hiç aklından çıkmadı.


Ne yerel yönetimlerin güçlendirilmesine razı olacak, nede özerklik kesecek onları. Siyasi rekabete girmeye hiç niyetleri yok, hatta korkuyorlar öyle bir durumdan. Eyalette yapsan olmayacak.


Türkiye’nin yeni anayasası ile zerre ilgileri yok, öyle ya, onlara ne. Çekip gidecek nasılsa. 


Uzun zamandır bende oluşan düşünce bu. 


Eğer öyle ise Demirtaş ve yoldaşları için provokasyon ve bölücülükten soruşturma açmanın bir anlamı kalmıyor. Senin yasalarını iplemiyor zaten. Dokunulmazlığını kaldırıp mahkûm etmek, Kürtleri daha da kızdırmaktan başka ne işe yarayacak?


Ayrılmayı epeyce açık saçık dillendirdiklerine göre artık onların konumu farklı. Savaşı değil belki ama siyaseti bu yeni duruma göre şekillendirmek gerekir. Cevabı şimdilik bende yok. 


Kandil’in ayrılıp küçük bir diktatörlük kurma hevesini anlıyoruz da, Kürt halkıda ister mi acaba böyle bir şeyi. Demokratik bir Kürt devleti kurulacağından emin olsa, her Kürt ister, kesin. Ama sıkı zalim ve fakir bir diktatörlük olacağı da ayan beyan ortada olduğu için çekinebilirler belki. 


Şöyle düşünenlerde çıkabilir tabi; tek kurulsun da bu, dikta-miktada olsa bu gün, yarın iklim değişir Akdeniz olur. Kandil’den ürkenlerin bile büyük bir kısmı ‘kendisi İstanbul’a sıvışıp’ böyle bir ayrılığı isteyebilir.


Ama Kürt bölgesinden çok ciddi bir kaçışın olacağı da kesin. Küba gibi. 


Bu gün bir referandumdan bahsetmek mümkün değil. Keşke olabilse. İki taraf da hazır değil böyle bir şeye. Devlet bağırır çağırır o başkada, Kandil’de korkar sanki o riski almaz. Bunca mücadeleden sonra ya tersi çıkarsa?


AKP de dahil bütün iktidarlar bölünme korkusuyla yaşadılar, yaşıyorlar. Kürt bölgesinde bizlerin bilmediği muazzam yeraltı kaynaklarımı var? Yoksa orada bir devlet kurulursa, onun bunun oyuncağı olur stratejik olarak, diye mi düşünülüyor? Yoksa büyük Türkiye derken biraz küçülürse, prestij kaybına mı uğrayacak ülke? Anlayamıyorum.


Muazzam yeraltı kaynakları olduğunu hiç sanmıyorum bir, onun bunun oyuncağı olacaksa eğer, içerde olmasından dışarda olması, daha iyi değil mi? Prestij meselesine gelince; Slovakya ayrıldı diye Çeklerin onurumu kırıldı?  Quebec ayrılsaydı Kanada çökecek miydi, ya da Katalonya’sız İspanya? Falan işte, beni aşıyor.


Hedef ‘AYRILIK’sa, hendeklerde ölenlere terörist gözüyle bakmaz Kürtler, onu bilelim.


Haklarını iade etmenin ötesinde, yeni bir siyaset zamanı artık. Bu yeni durumda ise Kürtleri bırakıp, (HDP’ yi pohpohlamışları da dâhil) Türkleri ikna etmenin peşine düşmek gerekir ki. 


En zor olanı da bu.


CARI.


Kaynak: Gusips.net




Bu yazı toplam 4353 defa okundu.





Doğan Tlışe

Erhan bey çoğunluğun henüz kabul etmediği gerçeklere uzanıp yazmış. Özellikle Kürtler konusunda bende onunla yakın şeyler düşünüyorum son zamanlarda. Her şey tersine döndüğüne göre buna göre düşünmek gerek artık bu can yakıcı konuları. Birbirini aldatmanın sonu da gereği de yok.

SELAMLAR

04 Ocak 2016 Pazartesi Saat 13:46
Mahmut Aydemir

Devlette, şirkette, aile gibidir.
Evlilik ve ortaklık gibi boşanmak-talak hakdır.
Zorla güzellik olmaz.
Bunu hepimizin anlaması ve teslim etmesi gerek.

Ararsak kitaptan delil Yüce Allah'ın şu sözleridir:

"Boşanma ikidir. İyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak."

Bakar 229

30 Aralık 2015 Çarşamba Saat 16:11
hapi cevdet yıldız

Erhan bey, doğrusu şaşkına döndüm. Acaba bu Erdoğan'ın ya da Bahçeli'nin konuşması olmasın diye başımı kaldırdım. Baktım inanamadım. Hadi Kandil'i bir yana atalım, "Kobani provokasyonu, Demirtaş’ın ABD’den Rusya’ya ülke ülke dolaşıp destek peşine düşmesi". Rahatsız mı oldunuz? Neymiş "Kobani provokasyonu?". İşid zulmünden, katliamdan korunma eylemi ne zamandan beri provokasyon olmuş.

Yoksa siz de AKP'den milletvekili olmaya soyunmak mı istiyorsunuz.
Demirtaş'ın Washington ve Moskova gezilerine gelince, ne olmuş yani. Meclis'te temsil edilen ve defalarca saldırıya uğrayan, seçmenine karşı sorumlu olan bir siyasi parti lideri gezmesin miymiş? Gezme ayrıcalığı sadece iktidardakiler için mi?

Demirtaş için, " Türkiyelileşme projeleri sunar gibi yaptı uzun zaman ama AYRILIK hiç aklından çıkmadı (..)Ayrılmayı epeyce açık saçık dillendirdiklerine göre artık onların konumu farklı".
Bu tür sözler sıralamak için eski bir Maocu olmak mı gerekiyor?
Türkiyelileşme top, tüfek, tank ve helikopterlerle üzerlerine yürünen Kürtleri savunmama, papağan gibi iktidardakilerin, yürüme emri verenlerin borazancı başılığını yapmak mı olmuş?
"Ama Kürt bölgesinden çok ciddi bir kaçışın olacağı da kesin. Küba gibi". Bu sizin sözleriniz bende maalesef ateşe benzin dökme gibi kaldı. Sadece Küba'dan kaçış olmadı. Sovyet devrimi sonrasında beyazlar Avrupa ve Amerika ülkelerine kaçmışlardı. Mao'nun karşısında da Çankayşek Formoza'ya kaçmıştı.

Sık sık ayrılığı vurgularken niçin barış ve bir arada yaşama düşüncesi aklına gelmez? İsviçre'de Alman, Fransız ve İtalyanlar, Katolik ve Protestanlar bir zaman kanlı bıçaklı idiler. Anlaştılar ve örnek bir demokrasi yarattılar. Örneğin, İsviçreli bir Alman'ın Almanya ile birleşmek aklına bile gelmez.

Siz eşitçe, adil bir düzen kurarsanız, işte o zaman bütünleşmeyi sağlarsınız.
Kandil'i abartıyorsunuz gibime geldi. Kürt nüfusu esas almak gerekmez mi, o söylediğiniz Bask'ta Eta da güçlüydü, ama görüşmeler yoluyla, Basklara kendini yönetme hakkı tanınarak Eta tasfiye edildi. Aynısı Kuzey İrlanda-İra konusunda da yaşandı.
Silahlı bir örgütün gücüne inanıp milyonlar sayısındaki bir halka inanmamak olur mu?

Sonra asıl hazırlanan, asıl saldırıyı başlatan kim? 7 Haziran günü ortalık sütliman iken, seçim yenilgisi üzerine süreci bozan, bozanlar kimler.
Bu tür düşmanlık tohumları ekemeye aklım ermiyor.
Daha dikkat Erhan bey,
Carı.

30 Aralık 2015 Çarşamba Saat 14:38
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net