Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Awtle Laşin
ÖĞRETİLERDEKİ ALDATMACA
19 Kasım 2013 Salı Saat 21:35
İçinde bulunduğum ama ait olmadığım, aidiyet duygusunu hissetmediğim bir gerçeklikte, tüm yapabileceğimin şanslıysam taburda bir asker ya da fabrikada yürüyen bandın başında bir işçi gibi, olan bitene ayak uydurmak olduğunu fark ettiğimde, kendimi otoriter dünya görüşlerinden kaçış mekanizmaları arayışı içerisinde buldum.

Fazlaca işittiğim bir sözcük vardı. 'Birlik'... Millet olarak her türlü sıkıntının üstesinden gelemeyişimizin sebebi de 'birlik' olamayışımızdandı. Oysa her zaman Adığe toplumunda bunun için gerekli zemin vardı. Ayrılmak-ayrışmak zorunda değildik. Aynı etnik kökenden olmak, aynı fikri taşıma zorunluluğunu getirmez, ama millet olma zorunluluğunu getirmez miydi? İdeolojik doğrular kişiye göre değişirken, tarihi gerçekler sabit kalır.

Yeterli birikimimiz yok mu ki, 'birlik' olamıyoruz?

Zihinleri ve irade güçleri, enerjisi başka ideolojilerce denetlenen bir gençliğe aittim. Boyun eğme yaratan koşullara uyum sağlarken, bu propagandanın yani gizemli etkinin aslında asimilasyon olduğunu geç kavrayan biri de değildim.

Örgüt... Örgütleşmek... 'Birlik' olmanın şartı örgütleşmekten geçmez miydi? 'Örgütlenmek' en azından benim yaşadığım coğrafyadaki cesaretini zor toplayan bir genç için öyle her yerde telaffuz edilebilecek bir kavram değildi. Zaten örgütleşmek, bizim toplumumuza da yabancı bir kavram. Sıcak bakamıyoruz.

Bizim gidişatı değiştirmeye dair umudumuz yoktu. Anavatandaki ekonomik sıkıntılar da buna eklenince, biz baskılar sayesinde kendinden vazgeçmiş bir halk oluverdik.

Örgüt yok-bilinç yok-ulusal karakter yok. Kendi etnik kimliğimizi, siyasal kimliğe dönüştürmek korkutucu geliyor, öyleyse bizim genlerimiz saklanmalı, kültürümüzde folklorik olarak kalmalıydı. Köklerimiz, tarihin bataklığına saplanmış gibiydi adeta. Birlikte yürüyememek çok üzücüydü.

Yeterince zayıftık. Dünyanın dört bir tarafına serpiştirilen bizler, diğer ülkelerde kapitalizmin kaçınılmaz sonucu olarak önemsizlik ve güçsüzlük duygusunun altında ezilip kaldık.

Adığe halkının sorunlarına gelince... Bu sorunlar zaten örgütleşemeyişimizin önündeki engeller. Teslimiyetçi yaklaşıma bambaşka oluşumlara katılmakta eklenince...

"Etnik siyaset yapmak etik değildir." yaklaşımı hafızamıza kazındı. Etnik özgürlüklerle, etnik siyaset arasındaki farkında, farkında değildik. Biz toplum olarak da farklıydık, farkında değildik.

Farklı kademelerdeki başarımız, kimliğimizden ışık yılı uzakta ve de etnik özgürlüklerimiz dar olduğu için siyasetimiz etkinleşemedi. Millet olmak için gerekli olanı birlikte yaşama isteği, irade ve ekonomik çıkarlarında üstesinden gelemedik.

Bazı kesimler, yaptıkları siyasi tercihlerin onların aslını nasıl inkar ettikleri, yanlış bilinç halinden başka bir durum olmasa gerek. Buda ulusallaşmamıza zarar vermekte.

Acaba paralel bir evrende 'Biz' var mıyız?

Adil bir düzen kurmanın mümkün olması ve Çerkesya'da buluşmak ümidiyle...

Bu yazı toplam 2680 defa okundu.





Şovgen Zühal

Ne güzel yazdın sevgili Laşin

Yüreğinden öpüyorum seni..

22 Kasım 2013 Cuma Saat 02:04
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net