Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Açumıj Hilmi
Maskeli Balo
10 Şubat 2013 Pazar Saat 20:43

Şimdi ismini hatırlamadığım bir feylesof tüm yaşamı, insanlığı, insanlar arası ilişkileri basit bir tanımlama ile ‘maskeli balo’ diyerek tanımlıyordu. 

Sabahleyin uyandığımıza, aynanın karşısında ilk işimiz hemen o günkü ilk maskemizi takmak. Aile babası, maskesi. 

Kahvaltı sofrasının hazırlanmasında eşimize yardım ederken takılı olan maskemiz. Bakkal’dan ekmek alırken taktığımız müşteri maskesi, öğretmensek okulda taktığımız öğretmen, askersek kışladaki komutan maskeleri, anamızın babamızın yanına gittiğimizde evlat maskesi...

Gün içinde defalarca değiştirdiğimiz maskeler. 

Bu tip yaşamı toplumun kendisi organize ediyor. Toplum yaşamının devamı ve sağlığı için bu maskeleri takmak zorundayız. Sadece toplumun genelinde değil aile ve bireysel ortamlarda da kendimizin geliştirdiği maskelerimiz var. Bunlarda en az diğerleri kadar önemliler.

Adını hatırlamadığım feylesofun yaşamı tanımlayış şeklinden daha güzel ilişkilerimizi ve kendimizi anlatan başka bir açıklamaya henüz rastlamadım. Beni en çok etkileyen kısmı basit sade ve anlaşılır olması.

***

Bu feylesof, problemlerin başlangıcında bu maskelerin doğru kullanılmaması veya aşırılaştırılmaları geliyor diyordu. Psikolojik rahatsızlıkların temelinde bu maskelerden birine aşırı bağlanıp genele yaymak yatıyor. 

Bir düşünseniz; mesela Hitlerin, Stalin’in aile babası, iyi eş maskelerinin kendi seçtikleri belki de yaşadıkları toplumun onlara biçtiği şeklinin yerini aldığını. Dünya şimdi oldukça farklı olurdu.

Bu maskeleri sadece şahıslar değil toplumlar, milletler de taşıyor. Devletlerin, hükümetlerin, politikacılarında benzer maskeleri var.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermenistan’la olan ilişkilerinde takındığı maskeyi Avrupa birliği ile olan ilişkilerinde takındığını düşünsenize.

***

Biz Kuzey Kafkasya kökenli insanlarında dünyada yaşayan diğerlerinden farkımız yok. Tarih boyunca hep kullandığımız maskelerimiz vardı. Mesela ikinci dünya savaşının ardından Avrupa’ya çıkmak zorunda kalanların taktığı maske Kafkasyalılık maskesi idi. Azerisi, Ermenisi, Gürcüsü, Nogayı, Adıgesi, Çeçeni Lezgisi ile Kafkasyalılık maskesi idi onlara biçilen ve onu taktılar. 

Daha önceki yıllarda devrim sırasında yine Avrupa’ya sürülmüş olanlarda anti devrimci, tüm Rusya’dan sürülenlerin beyaz ordu taraftarlarının maskesi altında idiler. Kanıkolar Denikinlerle birlikte idiler.

Amerika kıtasına, Kuzey Amerika’ya sürülen-göç edenlerin takındıkları maske Avrupa’ya devrim sonrası gidenlerin maskesi idi. Amerika kıtasında bu maske 1970’li yıllara kadar taşındı. 

Amerika’ya ilk yerleşen Kuzey Kafkasyalıların yardımına Çarlık kalıntısı beyaz ordu taraftarlarının organizasyonları aracı olmuştu. Hatta 60’lı yılların sonunda 70’li yılların başında Suriye’den Amerika’ya göç etmek zorunda kalanlarında bu kıtada yerleşmelerine bir ölçüde yine bu organizasyonlar yardımcı olmuşlardı.

Avustralya kıtasına yerleşenlerde farklı bir konumda değiller. Hatta günümüzde bile çarlık kalıntısı grupların Avustralya uzantısı ile Djamırzelerin başını çektiği Adıge grubu arasındaki ilişki dikkat çekici. 

***

Türkiye’de yaşayan Adıge (Çerkes)lerinde farklı bir gelişimden, süreçten geçmeleri mümkün değildi.  Önce tüm Kafkasya’yı kapsayan ve tüm Kafkasya için Osmanlıyı bile harekete geçirebilen yapıyı aklınıza getirin. Osmanlının o dönem için kendisine gelecek olarak seçtiği yön ile örtüşmesi ile başarı bulan Kafkas harekatını aklınıza getirin. Bakü’de Tiflis’te yaşam imkanı bulan Kuzey Kafkasya kökenli düşünce ve hareketler bu çeşit yapılanmalardı.

Ardından Osmanlı’nın dünya savaşından yenilgi ile çıkması, kaos ortamı ve yeni maskeler. Kuvveci Çerkesler, Halifeci Çerkesler, Marmara kuşağı Çerkesleri vs. vs.

Atatürk dönemi, ardından İnönü ve Menderes dönemleri neticesinde yeniden canlanmağa başlayan Kafkasyalılar hareketi, Gürcüsü Azerisi ile tüm Kafkasyalıları kapsayan dernekler, hatta isimleri içerisinde “Kafkas Türkleri” ibaresini kullanmakta beis görmeyen yapılar oluştu. 

Bu yapının içerisinde yer alan Adıge (Çerkes)ler o zamanda Adıge (Çerkes) idiler. Hatta günümüzdeki uzantılarına kıyasla daha az asimile olmuş bir şekilde idiler. 

Takmaları gereken maske o maske idi. Bu yapının içerisinde yer alan her Gürcü’nün her Azeri’nin, her Adıge (Çerkes)in kendi varlığını inkar ettiği söylenemez.

***

Zaman geçti Azerilerde, Gürcülerde bu yapıdan ayrıldılar. Bu ayrışmanın temelinde Kafkasya’daki gelişmeler yatmıyordu. 

Mesela 1950-1960’lı yıllar, Kafkasya’da Stalin’in baskı rejiminin bazı otokton halkları yurtlarından edip sürgüne gönderdiği, onların hala sürgünde olduğu yıllardı. Gürcü olmanın adeta bir ayrıcalık olduğu Sovyetlerde, Stalin döneminde, mağdur konumda olan 

Kuzey Kafkasyalı halkların Türkiye’deki uzantıları 1970’li yıllara kadar Gürcülerle birlikte aynı dernek çatısı altında toplanabiliyordu. 

Kısaca tüm insanlar, toplumlar uluslar gibi Adıge (Çerkes)lerde tarih boyunca takmaları gereken maskeleri taktılar. Bazen bu maskeler birileri tarafından bize biçiliyor, bazen de kendimizce oluşturuluyordu. 

Diasporanın Türkiye kesiminde yaşayan Adıgeler 80’li yıllarda (belki de üç beş sene öncesinden başlayan) yeni maskesini taktı. (Bazen belirtilen bazen belirtilmeyen Kuzey ibaresini de taşıyan) Kafkas maskesi. 

Yapılar değişti, taşları sular sürükledi her yerde değişim oldu, yeniden yapılanmalar başladı  bizim Adıgelerin bir kısmı hala ısrarla bu maskeyi taşımağa çalışıyor. Abhazya ile Gürcistan birbirleri ile savaştılar, Çeçenistan Rusya’dan bir ayrıldı bir bağlandı, kanlar aktı yeni dostluklar doğdu yeni maskeler takılmağa başlandı. 

***

Abhazya artık bağımsız. Belki yarın Rusya’ya belki de bu gün Avrupa birliğine katılma hayalleri taşıyan insanları, politikaları var. Her ikisine de ve hatta kendilerinin biçecekleri diğer maskelere bizim olmaz deme hakkımız yok. Desek te bizi kimse dinlemeyecek. 

Ya Çeçenler,  Azerilerle aralarında (Şimdilik Rusya’nın biraz baskısı ile belki de kışkırtmaması ile donmuş dondurulmuş vaziyette) problemleri olan Dağıstanlı sayıları yüz binleri bulan dinamik Lezgi halkı...  Adıge(Çerkes) halkının durumu... 

Türkiye diasporasının en örgütlü olarak yapılandığı Kaffed’in görmek istemediği, duymak istemediği gelişmeler... 

Türkiye’de Dernekler çatısı altında toplanan Adıge (Çerkes)lerin çekirdeğini ve en kalabalık grubunu oluşturduğu yapılanma eskiyen ve gerekliliği kalmayan maskeyi taşımaktan hala bıkmadı. 

Evdeki tüm kardeşler ayrıldılar ama hala bizim büyük kardeş rolünü benimseyen kesimimiz Kaffed’in Adıge (Çerkes) çekirdeği hepsini eski güzel günlerdeki gibi bir arada tutma çabasında. Bu mümkün değil ve gerekmiyor da. Artık ortaya Adıge (Çerkes) kimliği ile çıkmanın zamanı geldi de geçiyor bile. 

Emekliye ayrılmış bir başçavuşun artık takmasına taşımasına gerek olmayan başçavuş kimliği ile evinde kalan kendi insanına zulüm etmesi, emekli öğretmenin eşine ödevler vermesi vb. vb. gibi miadı geçen maskelerin taşınmasının birbirine karıştırılmasının sadece biz Adıge (Çerkes)lere değil diğer tüm  Kafkasyalılara zararı dokunuyor.

Zaten Rusya, Amerika, Türkiye, Ürdün, İsrail ve daha aklıma gelmeyen pek çok ülke ve yapı bize yeni yeni, kendi istekleri ile ilintili maske biçerken onların bile işine yaramayacak maskeyi takmanın hiç bir alemi yok.

Hala taşınan bu maskenin Türkiye’nin iç politikasında iktidar mücadelesinde olan veya iktidarı koruma kaygısı taşıyan bazı siyasi partilerce sadece kendi çıkarları doğrultusunda faydası var olabilir. 

Tabii ki üç-beş milyonu temsil ettiğini söyleyen (Bazen başkanı 15 milyonu temsil ettiğini de söyleyebiliyor ya) adeta bir yamalı bohça görüntüsünde olan bu yapıdan memnun olabilirler. Böylesi bir yapı ile ilişkiye geçmekten çekinmeyebilirler. 

Çünkü bu yapı bu yamalı bohça şeklini koruyabilmek için pek çok şeyden feragat etmek zorunda kalıyor. 

***

Adıge (Çerkes)ler için günümüz Kafkasyası ve Türkiye’nin şartları gereği ortaya çıkması gereken, olmazsa olmaz yapıya, yapılanmağa ihtiyacımız var.

Mesela Kafkasya’ya nüfus taşımak için çalışması gereken bir yapıdan söz etmek mümkün. Henüz oluşmamış bu yapının gerekliliği su götürmez bir Adıge (Çerkes) gerçeği. Ulusun yok oluştan tek kurtuluş yolu diyebiliriz. 

Günümüzün şartlarında henüz oluşmamış bu yapının Rusya Federasyonu ile arasının çok sıkı-fıkı olması gerekiyor. Adeta bir RF konsolosluğu olması gerekiyor.

RF böylesi bir yapının oluşması ve oluşacak bu yapı ile ilişkiye geçmeğe hazır olduğunu belirten pek çok adım atmış durumda. Örneğin Ürdün devleti ile yaptığı görüşmelerde Adıge (Çerkes) devlet başkanlarının da bulunması ve iki ülke arasında yapılan imzalanmamış uzlaşma, Adıge (Çerkes)lerin Kafkasya’ya dönüşleri hakkında ki görüşmeler örnek verilebilir. Görüşmeler net bir sonuca ulaşamadı, bunu hepimiz biliyoruz. 

Ulaşamama sebebi ise bu iki ülkenin istememesi değil Ürdün’de yaşayan Adıge(Çerkes)lerin Kaffed yapısını bu yönü ile andıran inisiyatifsizlikleri.

Bir diğer adım ise Adıgey cumhuriyetinde yaşamak isteyecek Adıge (Çerkes)ler için ayrılan kontenjan.  

Aslında RF veya başka bir ülkenin vatandaşlık politikası için düşünülecek olursa ortaya konulan, hemde RF tarafından konulmuş; milli ayrımcılık nüveleri ihtiva eden kontenjan uygulaması. Dünyanın diğer yerlerinden gelen tüm milletlerden, uluslar arası anlaşmalarla çizilen anlaşmalardan ayrı olarak Adıge (Çerkes)lere sunulan ayrıcalık. Ne idi bu? 1500 kişilik Adıge (Çerkes) kontenjanı. 

Muhatap aramak değilse nedir bu? Hava hoş bunu da eleştirmek (neden belli bir sayı ile sınırlı diye sorgulamakta hakkımız ve) mümkün ya, ne ise.

Buraya Adıgey’e gelen vatandaşın bu kontenjandan yararlanması için Adıge (Çerkes) olduğunu  bir şekilde bildirmesi gerekmiyor mu?  

Bu iş için gereken tek evrakı veren kurum ne yazık ki Kaffed’in inisiyatifi eline almaması nedeni ile anavatana dönen Çerkeslerin kurduğu “Dar” isminde kendi binası bile olmayan, tuttuğu tek odanın kirasını ödeyemeyen son genel kurul toplantılarında yahuu çalıştıramıyoruz kapatsak ne olur ki söylemlerinin bile duyulduğu dernek. 

Bu aşamada Kaffed ne yapmalı idi?  Bilmiyorum, belki Adıgey devlet başkanı ile görüşmeli bu yetkiyi üstlenmeli belki onlar vasıtası ile Türkiye’deki konsoloslukla irtibata geçmeli vs. vs.  Tam anlamı ile bu kontenjanın kullanılması için çalışmalı ve bu konuda RF’nun adeta Türkiye’deki Adıge işlerinden sorumlu uzantısı olmalıydı. Olmadı olamadı. Çünkü 

Kafkasyalılık maskesi buna müsaade etmedi. 

Yoksa elçilik yemekleri, balolarına katılmanın böyle bir konumun ve havanın kaçırılacağını sanmıyorum. Kısaca işbirliği imkanlarını bile kullanmağa yapısı müsaade etmedi.

Türkiye’de hatta sadece Türkiye’de değil tüm diasporada RF ile tam anlamıyla işbirliği yapacak bir yapıya muhtacız. 

Bu yapı Kafkasya’ya en kolay yoldan insan taşımanın önünü açacak yapı. Mesela düşününüz ki Kosovalı Çerkesler Arnavut kurtuluş ordusunun taraftarı olsalardı bu kadar rahat bir şekilde anavatana döndürülebilirler miydi? Elbette ki hayır. Aynı şey Türkiye’deki diaspora içinde geçerli. 

Nüfus taşımak adına böylesi bir yapının oluşturulması elzemdir. Bunu ise, şu an ki yapısı ve taşıdığı maske ile Kaffed’in gerçekleştirmesi mümkün değildir.

İki ucu ... değnek misali bizim işlerimiz. Örneği açmağa devam edeyim. Mesela 12 eylül döneminde Çerkes (Adıge)lik yaptığı için hapis yatan hüküm giyen bir Adıge’nin kanunlar nezdinde Adıgey’e gelip vatandaşlık alması mümkün değil çünkü savcılıktan getireceği temiz halini gösteren bir evrakta isteniyor. 

Fakat kabul etsekte etmesekte, gelecek Adıge nüfusunun şekli ve niteliği kanunlar nezdinde bu tip sınırlamalarla çizilmiş durumda. Peki bu ve benzeri konumdaki insanlarımız Adıge topraklarında Adıge nüfusunun artmasına karşı olabilirler mi. Elbette ki olmazlar. 

Yukarıda söz konusu ettiğim sebeplerden dolayı RF ile kurulabilecek en maksimum ilişki derecesinde örgütlenecek bir yapıya ihtiyacımız var. 

Hem de acilen. Böyle bir yapıya diğer örneklerde bahsettiğim insanlarında ihtiyaç nedeni ile karşı çıkmayacaklarını biliyorum. Elbette onlar böylesi bir yapı içerisinde yer almayacak ve hatta eleştirecekler. Ama yüreklerinin bir köşesinde de anavatana insan taşımanın en kolay yolunun bu olduğunu bilecekler.

Ne yazık ki bu konuda da Kaffed şu anki yapısı ile aktif görev almağa yetkin değil. 

***

Ekonomi- ticaret anlamında olaya yaklaşacak olursak önümüze çıkan tablo’da yine çok parlak değil. Kafkasya Sovyetlerin dağılımı ardından yeniden yapılanma sürecine diğer tüm Rusya ile birlikte girdi. Türkiye’de yaşayıp buradaki haber ve gelişmelerden yüzeysel bilgi sahibi olan (hava hoş bu konuda aydınlatılmaları kimin görevi oda belli yaa) kitlenin dediği gibi Kafkasya Rusya’nın ekonomik olarak en geri kalmış bölgesi. En geri kalmış bölgesi ama Türkiye standartlarına göre değil. Rusya standartlarına göre en geri kalmış bölgesi.   

Tamamen yıkılan Çeçenistan’ın son dört-beş yıl içerisinde yeniden kurulduğunu, İnguşetya’da başkentin inşa edildiğini, Güney Osetya’nın tamamen denilecek derecede yeniden inşa edildiği, Kabardey Balkar Cumhuriyeti cumhurbaşkanının tamamına yakını desekte yanılmış sayılmayacağımız derecede, Rusya’nın bölge başkenti seçmesinden çok öncede ekonomik olarakta böylesi bir potansiyele sahip olan Pyatigorsk kentini satına alınabilecek herşeyi satın alması dikkat çekiyor. Pyatigorsk ekonomisinde çok belirgin olarak Adıge etkisi hissedilen Kuzey Kafkasya’nın ilan edilmemiş ticari başkenti.

Karaçay Çerkes’de ise otomotiv sektöründen çimentoya uzanan tesisler. 

Krasnodar ise başlı başına bir servet kaynağı Türkiye’nin Rusya ile yaptığı ticaretin belkemiği konumunda bir yapıya sahip. Tüm eyalettte hemen hemen hiç değişmeden uzun yıllardır Eyalet başkanının ilk yardımcısı konumunda olan Ahicak Murat’ın Krasnodar ekonomisindeki güçlü etkisi, Ondan izinsiz nerede ise taş üstüne taş koymanın imkansız olduğu bir yapı. 

Adıgey ise başlı başına cazibe noktalarından Fransız, Amerikan, İsveç misveç’den gelenlerin yatırım alanı (Türkiyeli yatırımcıyı aradınsa bul) . Krasnodar gibi bir kente yakınlığı sınırları içerisinde bakir araziler Krasnodar’a yönelik ticaret yapmak üzere kurulan lojistik depolar dev alışveriş merkezleri vs. vs. 

Soçi sahil şeridinde dönen paranın ise miktarı akıl almayacak büyüklükte. Peki bu paradan bu ekonomiden diasporalılar, Türkiye’li Çerkesler ne kadar faydalanabiliyorlar. Sıfır, sıfır kocaman bir sıfır. 

Hiç faydalanamıyorlar, Sahil, Krasnodar, Hatta Adıgey’de yapılan dev tesislerin inşaatlarını alan, yolunu suyunu elektriğini çeken, işçi olarak çalışan, patron olarak çalışan, tercüman, memur mühendis, imam, aşçı dönerci ustası olarak çalışan Türkiyeli 

Türk, Laz, Gürcü Kürt sayısı o kadar çok ki şaşırmamak elde bile değil.

İnanır mısınız bilmiyorum ama bunların büyük bir kısmının evrak işleri yasal olarak bu topraklarda çalışmalarına müsaade eden evrakların temini Adıge’ler vasıtası ile sağlanabiliyor. Adıgeliğini kullanarak bu işçilere, işverenlere vasıta olarak geçimini sağlayan Türkiye’den dönmüş Adıge (Çerkes) insanlarımız var.

Kaffed bu konuda da taşıdığı, kendine biçtiği misyon gereği başarılı olamıyor. İşi eline yüzüne bulaştırıyor. Yapılan fuar ekonomik tanıtım davet ve teşviklerden faydalanamıyor. 

Bunda Türkiye’de para ve sermaye olarak güçlenmiş bir Adıge (Çerkes) kitlenin yok olması sebep değil. Var olan ve konu ile ilgili kitlenin Kaffed vb. bir çatının altında, yanında farkında olmadan politize olmuş olarak yer alması, politize olmayanlara da aracılık yapacak yapının buradan geçmesi.

İşadamı sıfatına da sahip başkanı bile politize olması sebebi ile (olsa gerek) zaman zaman vize bile alamazken Kaffed nasıl çalışsın. Çalışamıyor tabii ki. Kafkasya’nın ekonomik kalkınma hamlesinden faydalanabilecekken işçi ve uzman getirimi konusunda diğer tüm halklar ve uluslardan daha şanslı ve ayrıcalıklı bir yapılanmanın temeline sahipken Kafkas diasporasının işadamları kesimi bundan bir nebze bile faydalanamıyorlar. Sebep yine bildiğimiz sebep Kaffed taşıması gereken maskeyi, maskelerden birini daha taşıyamıyor. 

Taşımasına da bu gün kendine biçtiği sınırların müsaade etmesi söz konusu bile değil.

***

Din iman diyecek olursakta Kaffed’in durumu pek farklı değil. Bu konulara hiç değinmemek mümkünse kaçınmak onun temel yaklaşım tarzlarından. Hayat öylemi ama... 

Sovyetler yönetimi dönemi boyunca dinden uzaklaştırılmaya çalışan tüm Rusya halkları gibi Kafkasya halkları da sistemin çökmesinin ardından büyük bir açlıkla dine sarılmağa başladılar. 

Rusya genelindeki Ortodoks Hıristiyan çoğunlukta da bu açlık yoğun bir şekilde vardı. Rusya dışından pek çok Hıristiyan akım süratle Rusya’ya yöneldiğinde Rusya kendisine ve mezhebine uygun olmayanlarla mücadele etmek zorunda kaldı. 

Yetiştirilmiş kadrosunun yeterli hatta hiç yok denilecek kadar az olmasının neticesinde bu konu ile ilgili çok çalışmak zorunda kaldı. Müslüman halkını ise tamamen boş bıraktı bile denilebilir.

Kafkasya genelinde bu boşluğu kimlerin doldurduğu hepimizin malumu.

Herkes, her aklına gelen mezhep, sapığından-alığına kendini dindar sayan her gruptan insanın akımına Kafkasya uğradı. 

Adıgey’de mezhepsizinden üç vakit namaz kılsan da olurcusundan, beş vakit namaz az diyenine, kışın soğukta ayağını yıkamadan, abdest almadan namaz kılsan da olurcusuna kadar herkesten her cemaatten insan geldi geçti. 

Diyarbakır’ın bilmem ne dağında yaşayan okuma yazması var mıdır bile meçhul olan, bir Kur’an ayetini okuyabilecek kadar dini bilgisi var olduğundan bile şüphe edebileceğimiz adamların fotoğrafları dağıtıldı. Adıge köylerinde bu dağıtılan resimleri yastıklarının altında hala saklayan insanların var olmasından da bir nebze Kaffed sorumlu değil mi? 

Böyle bir misyonu oluşum süreci boyunca ve günümüzde de yüklenmemesi kabul etmemesi bu konu ile alakalı çalışmaktan kaçınması ...

Diyanetle ilişkiler kurup son on yıllarda nerede hangi uç mezhebin eğitim kurumunda okuduğu belli olmayan Kafkasyalı öğrencilerin eğitimine vasıta olabilse idi kötümü olacaktı. 

Bu konuda çalışabilecek imkana sahip değil miydi? Sahipti sahip olmasına ama bu konuda takması gereken maskenin kendisinden bile ürküyor hatta bu konu ile bir şekilde ilişkilendirilmekten sonuna kadar kaçınıyorken bu mümkün olamazdı ve olmadı.

***

Konuyu uzattığımın farkındayım. Benzeri pek çok şey sıralamak mümkün. Ama lafı uzatmamak için burada kısa kesiyor ve (bizim istemimizle alakalı değil şartların zorlaması sebebiyle) olması gereken Kuzey Kafkasyalılara ait örgütlenme şekillerinide değinmek istiyorum

1. Tamamıyla RF ve Türkiye ile barışık hatta RF’nun Adıge (Çerkes) işleri temsilciliğini gönüllü olarak yapacak, Adıge Cumhuriyetlerine nüfus taşımak işi haricinde hiç bir şeye karışmayacak bir örgütlenmeye acilen ihtiyacımız var.

2.Ekonomi ve ticaretten başka bir şeyle ilgilenmeden bu konularda Kafkasya ile ilişkilere geçecek aracı olacak bir yapıya da acilen ihtiyacımız var.

3. Bağımsızlığını kazanan Abhazya ile (aynı zamanda bir benzeri Osetya ile alakalıda olmalı)  ilgili her türlü çalışmayı yapacak ve sadece bu konu ile ilgili olarak devamlılığını sürdürecek bir başka yapıya da ihtiyacımız acilen var.

4. Tüm kuzey Kafkasya halklarının ayrı ayrı Abhazı için Abhaz, Adıgesi için Adıge, Çeçeni Çeçen örgütlenmeleri oluşturulmalı (Adıgeler haricinde diğerleri kendi yollarını aslında çizmeğe çoktan başladılar)

5. Kafkasya’ya öğrenci gönderimi, Kafkasya’dan Türkiye’ye öğrenci getirimi konusundan başka hiçbir şeyle ilgilenmediğini gösterebilecek bir başka yapıya da acilen ihtiyacımız var.

6. Kafkasya’da genelinden en ufak cumhuriyetine kadar her yerinde çalışacak din adamlarını temin edecek, bu bölgelerden yetiştirilmek üzere gönderilecek öğrencilerle ilgilenecek bundan başka bir işi olmayan bir grupta ortaya çıkmalı. 

7. Türkiye içindeki çalışmalarda ise asimilasyonun önüne geçmek için acilen okul (Kurs vs. demiyorum) açacak ve bu okullardan başka bir konuyla ilgilenmeyecek başka bir maske takma ihtiyacı hissetmeyecek kurumlar oluşturulmalı.

Türkiye içerisinde yapılacak diğer her çalışma zaten herkesin malumu ... Listeyi daha da uzatmak mümkün bunlar en acilleri olduğu için öncelik verdim. 

***

Bunlar bu tip çalışmalar için hazır bir kitle yok demek mümkün ve gerçekte de kitlenin olmadığı hepimizin malumu. Fakat şartlar istesekte istemesekte bunları zorluyorlar. Yapamıyor olmamız hatamızı telafi etmiyor. 

Kaffed’i tüm saydığım (bahsetmeğe gerek görmeyip atladıklarımda dahil) konularda eleştirmekten maksadım ise ortada (yamalı bohça misali) olan tek yapı olması. Diasporada şu an medet umup sarılabileceğimiz, derdimizi isteğimizi iletebileceğimiz tek yapımız.

Kayserinin bilmem ne köyünü yeşillendirme, ağaçlandırma davası güden, Düzce’nin bilmem ne köyünde voleybol sahasının yanına tenis kortları yapmağı amaç edinmiş, Tokatta kooperatif kurup köylülere halı yapımı öğretmeği hayal eden dernekleri ise eleştirmemiz mümkün değil. 

Zaten onlar aslında olması gerektiği gibi çalışıyorlar. Kafkasyalıların şartların zorlaması ile oluşturmak zorunda oldukları yapılardan çok uzaklar. Ama kendi bölgesel gerçeklerinden kök bulan yapılanma şekilleri ile en sağlıklı gelişim içerisindeler. 

Yerel şartların neticesinde zaman içerisinde ideal ve doğal olarak ulusal karakterlere sahip olacakları da bir gerçek. Fakat ne yazık ki bizlerin bu gün onların gelişmesini beklemek gibi bir lüksümüz yok. Dünyada, dönerken onları beklemiyor. 

Yani bizimkisi vur abalıya misali... Ortada olan Kaffed... 


Bu yazı toplam 4254 defa okundu.





setenayzdemir@yahoo.com.tr

Evet yazı çok güzel ve tutarlı pekçok yaraya doğru temas etmiş.En can alıcı noktalardan biride abhaz ve çeçenlerin kendi yollarını çizmeye başlaması çok doğru artık adigelerde karar verip adige halkı için çaba sarfetmeli bu güne kadar ABHAZYA meselesi-ki abhazyanın yarını yoktur-RUSLARIN TC deki adige halkını oyalayan ve Gürcistana karşı bir maşadan karşı birşey değildir.Şimdi pekçok adige bana kızacak gürcümüsün nesin vs diyecekler hayır kardeşim öz be öz abzakhım safkan çerkesim .Bende onlara şunu soracam peki bu abhaz adige ilişkisinde kazanan kim elcevap elbete ABHAZLAR adige ne menfaat sağladı bu işten koca bir hiç.Bugün sözde ABHAZ kareşler ne diyor biz çerkes merkes kazımayız tamamen ayrı bir ulusuz.İyide yapıyorlar aramızdaki ABHAZ aşıkları uyanır bu vesileyle hoş onlar uyanmasada gerçekten kendi halkını düşünene adigeler çoktan uyandı.Adige rusyanın en fakir yörelerinden biri ,hem anavatanda hem tc de günden güne eriyor benim halkım,Soçide 20 milyar dolar yatırım ve onun birkaç katı rant doğdu peki ne oldu Rus,türk,gürcü,ermeni,azeri malı götürdü adige halkı aç yoksul krasnodarda ticaret hakikaten büyük boyutlarda peki neresinde bu ticaretin benim insanım.Artık bizlere doğru yolu gösterecek adamlar lazım tiyatro ile yeterince oyalandık.Bakın barzani ve kürt siyaseti 70 milyonluk ülkeye nasıl yön veriyor.Kim nederse desin gürcistan çerkes soykırımını tanıdı varmı başka tanıyan ve yine o gürcistan HALKIMIN çıkarları için ABD ve AB ile güçlü ilişkiler kurmakta bana köprü olacaksa ben neyleyim 100binlik ABHAZYAYI.Gürcistan ile çerkes ilişkisinden tırsan rusya hemen ABHAZYADAKİ uzantılarını tekrar devreye soktu ve 4SENE ÖNCE rafa kaldırılan ADİGE-ABHAZ kardeştir filmi sinemalara döndü.İyide biz bunu yine yeniden yiyecekmiyiz lütfen yemiyelim artık bunları.

22 Şubat 2013 Cuma Saat 19:56
CUSHA WUMAR

Sevgili Hilmi Kardeşim, yapılması gereken o kadar çok iş var ki,bunların hepsini derneklerin ve onların birliği olan KAFFED'in yapabilmesi artık mümkün değil.Örnek veriyorum;Türkiye'de artık anadilinini öğrenmek isteyen,yeterli miktarda ve düzenli kurs açıldığında dil kursuna katılacak o kadar çok Çerkes var ki,artık bu hizmetlerin "dernekçilik" mantığıyla çözülmesi mümkün değil...Sadece Adığe Cumhuriyetlerinde ramazan aylarında din adamı ihtiyacı için,tarikatlardan uzak tutarak, Adığe olup Diyanet'e bağlı çalışan resmi din görevlilerinden her yıl ihtiyaç kadar hemşehrimizi uzun yıllar anavatana gönderdi KAFDER. Ama bu sorunun oradaki Cumhuriyet Yönetimleri eliyle çözmeleri,ihtiyac kadar din adamı eğitimi vermeleri gerekir.Taşıma suyla din hizmeti verilir mi?Kendi din adamını kendin yetiştireceksin.
Cumhuriyetlerimiz bu konuda neden bilinmez,önlem almıyorlar.Sonra da meydan tarikatlara ve fırsatçılara kalıyor...Anavatana "dönüş" hareketi maalesef ideolojik çerçevede kalmış, ekonomik altyapısı olmayan,bireysel güç ve beceriye bırakılmıştır...

11 Şubat 2013 Pazartesi Saat 15:09
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net