Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Habraçö Murat Özden
Korkakların Asil Kabul Edildiği Bir Dünya Yoktur
11 Ekim 2010 Pazartesi Saat 19:19

Zaman şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanıdır,

Zaman kendimizle yüzleşme zamanıdır,

Zaman var olma ya da yok olmayla ilgili karar verme zamanıdır,

Zaman utanmadan sıkılmadan özeleştiri yapabilme zamanıdır,

Yani zaman bu zamandır, dün ya da yarın değil.

 

Çerkeslerle ilgili yazılarda, konuşmalarda, söyleşilerde hep asillik, asalet, üstünlük gibi konulara vurgu yapılır. Ve bu konularla ilgili övünmeler, şişinmeler bayağı bir ortalıkta dolanmaktadır.

Asil olma, asalet, Liyakat Madalyası gibi kavramlar bir başarıya imza atana, bir başarıyı destekleyene, bir yaratıcılığın yanında olana verilen payelerdir.

Asaletle ilgili kavramların geliştirildiği yer Avrupa’dır. Bir kahramanlık yapanlar, bir şato inşa edenler, bir ressamı destekleyenler, bir müzisyeni destekleyenler, bir heykeltıraşı destekleyenler, bir yazarı ya da düşünce adamını destekleyenler asil kabul edilmekteydi.

Toplumun önünde olan yaratıcı insanları desteklediği için Avrupa bilimde, sanatta, politikada, yaşam kalitesinde ileri gitmiştir. Bu destekleri veren insanlar asil insanlar kabul edilmiştir.

Kahramanlık yapanlar da asil kabul ediliyorlardı. Asiller arasında düello geleneği vardı. Arkasından konuşma yoktu. Meseleni vuruşarak hallediyordun.

Direnenler, yüreklilik gösterenler de asil kabul ediliyordu.

Tabi bu kavram uzatılabilir, sayfalarca yazı da yazılabilir, örnekler de çoğaltılabilir. Ben uzatmak ya da örnekleri çoğaltmak niyetinde değilim. Benim amacım Çerkeslerin bu şablona uyup uymadığını tartışmaktır.

Çerkesler asil kabul edilmeyi hak edecek ne yapmışlardır? Ya da yapmamışlar mıdır? Bunlara kafa yormak istiyorum.

Soyluluk, asalet, asillik gibi kavramlar feodal üretim biçiminin egemen sınıflarının ürettiği kavramlardır.

Düklerin, lordların, senyörlerin, kontların, serflerin karşılığı mıdır, Pşi, Vork, Tfekol, Vuneut, Pşı'l tam kestiremiyorum. Ama kavramsal olarak birbirlerine yakın kavramlar.

Yapılan iş ve yaratılan değer anlamında karşılığı olmadığı sonucuna varıyorum. Avrupa’daki muhteşem şatoların ve sarayların karşılığını Kafkasya'da göremiyoruz. Kiliseleri, resimleyen ressamları destekleyen, heykeltıraşları destekleyen soyluları ve asilleri Çerkeslerde göremiyoruz. Muhteşem klasik müzik soyluların dinlediği bir müzikti. Asiller tarafından desteklendiği için klasik müzik doğmuş, gelişmiş ve günümüzde de devam etmektedir. Böyle destekler Çerkesler arasında olmamıştır.

Çerkeslerin asilliği, Avrupalıların asilliği karşısında biraz zavallı kalıyor.

Ancak günümüzde Asil ya da değerli kabul edilen şey bir değer yaratma, bir yüreklilik gösterme, onurlu bir duruş sergileme olarak kabul edilmektedir.

Çerkeslere bu açıdan bakarsak soylu, asil ve onurlu duruşları olduğu zamanlar da olmuştur.

Bunun en güzel örneği Çerkes-Rus savaşında Çerkeslerin 35 yıl direnerek ucuz lokma olmadıklarını gösterebilmeleridir. Osmanlı bürokrasisinde ve ordusunda Çerkes kimliğiyle yer alabilmeleridir. Şark-ı Karib Çerkesleri Cemiyeti kanalıyla bütün dünyaya bağımsız bir devlet istediğini duyurabilmiştir.

Marmara bölgesindeki Çerkes köyleri sürülürken TBMM'ye dilekçeler veren M.Fetgeri Şuenu beyin tavrı onurlu ve asil davranışlardır.

Rahmetli İzzet Aydemir'in  11 yıl boyunca(1964-1975) her türlü yokluğa ve baskıya rağmen Kafkasya Kültürel dergiyi yayınlayabilmiş olması Asil ve onurlu bir davranıştır.

Dr. Nejdet Hatam'ın, Açmüj Hilmi’nin, Çetao Nadir'in, Adnan Hode'nin, İmdat Kip'in ve ismini sayamadığım daha yüzlerce kişinin, daha iyi koşulları bırakıp anavatanına dönmüş olmaları asil ve onurlu davranışlardır.

Yani asil ve onurlu olma, bir değer yaratma, onurlu bir duruş sergileme, yürekli bir çıkış yapabilmedir, yoksa filanca sülaleden olma değil.

Türkiye’de Çerkeslerin korkması, sinmesi, onurlu davranışlar göstermemeye başlamaları, T.C'nin korku, yıldırma ve asimilasyon politikaları sonucu oluşmuştur. Rusya'nın ve Osmanlı Devleti'nin yapamadığını Türkiye başarmıştır.

Yaratılan korku imparatorluğu bütün azınlıklarla birlikte Çerkesleri de korkutmuş, sindirmiş, ulusal inkarcı yapmış ve kişiliksizleştirmiştir.

Ama artık ister istemez dünya ile birlikte Türkiye de değişiyor. Yapılamayanlar yapılıyor, söylenemeyenler söyleniyor, yazılamayanlar yazılabiliyor. Türkiye tarihi bir değişim ve dönüşüm yaşıyor.

Zaman Çerkeslerin de silkinip korku karaborsasını yenip onurlu ve asil tavırlar sergilemesi zamanıdır.

Anadilde eğitim, anadilde yayın, ulusal kimliklerimizin tescilini talep etme, Osmanlının iskan politikasının sonuçlarının ortadan kaldırılması, T.C'nin asimilasyon politikalarının sonuçlarının ortadan kaldırılmasını talep etme zamanıdır.

21 Mayıs'ta Taksim'e çıkıp taleplerimizi haykırdık gırtlaklarımız yırtılarak hiç bir şey olmadı. Gelin korkmaya gerek yok demokratik yollardan taleplerimizi dile getirelim. Onurlu ve asil bir duruş sergileyelim.

Unutmayın, korkakların asil kabul edildiği bir dünya yok.

Gelin Çerkes halk kongresini toplayalım ve Çerkes siyasi örgütlenmesini yaratalım.

Zaman onurlu ve asil bir duruş sergileme zamanıdır.

Yani zaman bu zamandır, dün ya da yarın değil.


Bu yazı toplam 3813 defa okundu.





Bu yazıya yorum eklenmemiştir.
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net